SİNCAP CHRONICLES — BİR SİNCAP, BİR SÜRÜ DAĞ KEÇİSİ VE GARİP DİĞER...

1.5M ratings
277k ratings

See, that’s what the app is perfect for.

Sounds perfect Wahhhh, I don’t wanna

BİR SİNCAP, BİR SÜRÜ DAĞ KEÇİSİ VE GARİP DİĞER HAYVANCIKLAR, KIBRISA GİDER YARIŞIRLARSA

image
image
image

Bu yarışta daha önce tabiki ultracı olarak Caner panpam da koştu, onun yazısını aşağıdaki linkte bulabilirsiniz:

http://uzunpatika.com/two-castles-and-an-abbey-trail-ultra-kibris/

image


Ben onun gibi profesyonel bir koşucu olmadığımdan ve hatta zaten ultracı olmam imkansız olduğundan yarışın 10kmlik dağ keçisi ünvanlı koşusundan bahsetmek durumundayım.

MOUNTAIN GOAT DEMİŞKEN:

image

ehehehehe gelelim koşuya:

Two Castles and an Abbey Trail Ultra (2 Kale ve 1 Manastır Patika Ultrası – www.castlesultra.com ), KKTC’yi doğu-batı ekseninde geçen Beşparmak Dağları boyunca koşan 80km’lik bir yarış. Harika bir doğa, bakir patikalar ve zorlu bir zeminde geçen organizasyon 3 yarıştan oluşuyor:

​1. The Lionheart Run/ Aslan Yürek Koşusu, 80km
2. The Braveheart Run/Cesur Yürek Koşusu, parkurun son 27 km.si
3. The Mountain Goat Run / Dağ Keçisi Koşusu, parkurun son 9km.si (ve en sert bölümlerinden biri)

Herşey geçen sene Umuthan pampamla birlikte her koşuya gidelim felsefemiz yüzünden oldu esasında. Ancak geçen sene benim patlak lastikle koşmaya devam edişim (yan tendonları yırttım sonunda sakat sakat koşmaya devam ederek) bu yarışa kadar anatomik olarak dayanamam yüzünden bu yarışa gidememiştik. Onun yerine Şişli Etfal’de ayaklar alçıda vakit öldürmüş ve yemin etmiştim bu sene gideceğim diye.

image

Kıbrıs’a gelince hayran kaldım ve biraz daha kızdım kendime geçen seneki hatalarım için. Yarış öncesi son antrenmanları kumda yapma imkanı bulunca da kaçırmadım tabi, ama sakatlanmamak için İstanbul’dayken de asfalt koşularına girmedim. SİNCAP MEMLEKETİNDE SERİSİ çerçevesinde 5. Çekmeköy Ultra yarışında 10k EXTREME’e katıldım öncesindeki pazar günü. Benim hayatımda bu kadar zor parkur görmedim dediğim her kişiden özür dilerim; meğer çekmeköy hiçbir zorluk içermiyormuş burayla kıyaslanınca. Çekmeköy’de 3. olduğumda sürem 1.19′du; Kıbrıs’ta ise sürem 1:22 oldu ve kadınlar ikincisi oldum. Söylemeden geçemeyeceğim, ukalalık da sanmayın ama bu süreye küfür kıyamet bağırdığım 3-4 dakikalık kayboluş ve geri tırmanışım da dahil =)

image
image
image
image

22 Mayıs günü göğüs numaramı almaya gittiğimde kürsü yapacağıma inanma sebebim size çok komik gelebilir ama benim bu koşu hayatımın bana en büyük katkısı bir sürü batıl inanç, totem, and içmeler oldu;

uğurlu sayılarım olan 7 ve 11′in hayatımdaki yeri büyüdü, asal sayı olan göğüs numaraları uğur getirir oldu, giyeceğim kıyafetin önceki gece çekilmiş fotoğrafını yayınlamak gelenekselleşti, parkuru asla önceden kontrol etmemek süpriz olsun benim olsun inancı olarak amatörlük seviyemi korudu, koşu öncesi beslenmem ve antrenmanlarım profesyonelleşti ama yarışlarda yanımda matara taşımak halen imkansız bir yük gibi görünmeye devam etti.

Bu saydıklarım doğrultusunda 107 numaralı koşucunun başarması kaçınılmaz, ama su istasyonu olmayan bir koşuda hayatında ilk kez cidden öleceğini sanmak da kaçınılmaz oldu!


image

Şu üstte gördüğünüz fotoğraf bizim yarışın ilk kilometreleridir, orjinal vaziyeti fotoğraflayamadım, çünkü nedense ilk kez cep telefonumu da yanıma almamıştım; hani bildiğin “ya allah!” şeklinde girdim yarışa anlayacağınız! Nedense?! Bu cesaret nereden gelmişse bana?!

Yükümü sadece mp3 playerım oluşturuyordu ilk defa, ama müzik dinlemek dikkat dağıtır oldu git gide bu yarışta; sesleri dinlemek avantaj gibi geldi uzun süre, daha doğrusu kaybolduğum anda. O sayede diğer koşucuları bulabildim zaten.

Neyse,

bu kayalıklarda koşmayı başarabilen hayvan dağ keçisidir arkadaşım ben Sincap’ım bana ağaçlık alan lazım eheheheh

image

Şimdi bu hayvancık (bu arada kıbrısta herşeye cık eki konuyor diye böyle bir türkçede saçmalama durumum başladı çaktırmayın) dengede karizmayla ilerliyor her kayada tepede maşallah gübre fabrikalarını doyurcak izlerini gördüm koşarken - pardon 4 ayak halinde “ay ah amaaan ayyyt” diye sesler çıkartırken-, ama bir yer geldi ki, oradan keçiler bile geçmemiş sanırım.

Üç beş kere sıçrayarak iman gücü denilecek şekilde denge koruduktan sonra, düşmeden ve bir yerleri kesmeden bu araziyi atlattım. Tam rahatlarız artık derken kendimi bilimum hayvanların önümden koştuğu, hatta kertenkele ve böceklerin bana bariz kafa tutup benimle alay ettiği ormana daldık. 

İşte ben tam da o noktada görmem gerektiği idda edilen kırmızı noktaları kaybettim!

Batonla koşan ultracı aslan hatun çat çut gürültüyle benim arkamdan bir yerden geçince, sesi takip ederek peşine takıldım. Sağolsun beni uzun süre farkında olmadan korumus oldu ikinci kayboluşumdan. Ve o an baton kullanarak koşmanın avantajları üzerine “online” eğitim aldım resmen =)

Yarışın devamında ise susuzluktan artık nefesim kesilmeye başladı düz yola çıkınca. Düz yol dediğime aldanmayın habire yokuş inip çıktığımız toprak taşlık garip çukurluk yol yaklaşık 5km falandı sanırım, çünkü ben saatimde 5inci kmde olduğumu gördüğümde artık hızlanıp su kaynağına ulaşmazsam öleceğimi biliyordum.

Yol boyunca hiç abartısız küfrederek ve haykırarak depar koştum. Pace yokuşlarda bile 5ten aşağı çok inemedi.

BİZ TÜRKÇE BUNA İMAN GÜCÜ, TOTO KORKUSU VE KUYRUK ACISI DİYORUZ GENELDE =)

Yolda hayatta kalmak için hız yaptığımdan enteresan bir şekilde başka koşuculara denk gelmeye başladım; hatta erkeklerin yanında hızla geçerken onları wooow demesi ilk kez şımarmamı bile sağlamadı, derken ufukta görünen başka bir dişi dağ keçisinin yanından hızı iyice katlayarak geçip , muhtemelen hayatımdaki son şımarıklığı ve ukala duruşu sergiliyorumdur inancımı korudum. O benim son şovumdu sanki eheheheh

image

Bitişe vardığımda ciddi bir sessizlik vardı; neden mi?

o kadar yüksek sesle son kez yine kayboldum sanarak küfür kıyamet bağırmışım ki malesef, hem de esasında göremememe rağmen bitişe 400 kala, dağları inlettiğimde herkes şoka girmiş =)

bana ikinci olduğumu söylediklerinde ilk yaptığım bir powerade kapıp üstümdei kıyafetlerle direk havuza atlamak oldu. Panik yok! Pek tabi ki pahalı olduğu için klorlamaya kıyamadığım ayakkabılaırmı ve saatimi çıkardım.

Şimdi bir de yarışın başındaki o karizmatik sincaba göz atalım:

image
image

Daha başına gelecekleri bilmiyor dedikleri durum budur arkadaşım.

image
image

Bakın nasıl enerjiğiz nasıl cesuruz nasıl tek parçayız henüz =)

image

Havuzda vücut kendini toparlar toparlamaz yeniden sincap haline dönüşmek paha biçilemez tabi ki :

image
image

Birinci gelen “Ankaralı kız” diye bir süre anılan ve ismini kimsenin bilmediği kürsü panpamla da poz verdikten sonra, diğer keçileri beklemeye devam ettik. Sanki az önce çölde sürünen ben değilmişim gibi, hatta utanmasam zaten herşey planlıymışcasına =)

Koşu yarışlarının en sevdiğim tarafı ise;

bu kadar çok insan tanımak falan demeyeceğim yahu bir dur,

“kanka ya bu zaten antrenman koşusuydu benim için”

“sakatlığım geçmedi daha”

“abi kaybolduk fena ya, o yüzden bir sürü vakit kaybettim”

“tam bitirmek üzereyken bir dizim tuttu, bileğim döndü, başımı çarptım”

gibi

KÜRSÜ YAPMASAN DA BAHANEN OLMASI =)

çünkü bu yarışta hepsi birden başıma gelse de gelmese de, sonuncu geleceğime dahi inandığım için bir süre, bu uluslararası özlü sözlerden birini seçmeyi, kendimi temize çıkarmayı düşündüm bütün yarış =)

image
image
image
image
image
image

Az kalsın unutuyordum;

buyrun bakın efendim bu da meşhur Buffavento kalesi, çıkmadım görmedim ama uğruna koştuk der nesilden nesile aktarabilirim =)

Yarışta benimle beraber koşan Kerem Karay ve Esra Ediz’i buradan bir bahaner yaratıp öperim ;)

trail running trail patika koşusu kıbrıs cyprus runners cyprus trail runners castle ultra mountain goat Two Castles and an Abbey Trail Ultra Sincap Dağ keçisi garmin salomon speedcross3 running rebel runners squirrel training squirrel Buffavento Castle

See more posts like this on Tumblr

#trail running #running #trail #patika koşusu #kıbrıs #cyprus runners #cyprus trail runners #castle ultra #mountain goat #Sincap #Dağ keçisi #garmin #salomon #speedcross3 #rebel runners