31 Mayıs 2013 Cuma Günü Yayınlanan Fetva

Kaynak : http://www.herkul.org/herkul-nagme/319-nagme-gayretullaha-dokunacak-yumrugu-kulak-cekerek-savmak-da-sefkattir/

ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Fethullah Gülen resmi siteleri olan www.herkul.org ve http://fgulen.com/tr sitelerinde 31 Mayıs tarihinde yayınlanan ve aşağıda analiz edeceğimiz ana şiddet fetvasından bir gün önce yayınlanan fetvada (http://tmblr.co/Zb4Bhro0Wixr), bugün yayınlanacak fetva için takipçilerinin birbirlerine haber vermeleri için uyarıda bulunulmakta. Çağrıda ertesi gün (31 Mayıs) yayınlanacak fetvanın çok önemli olduğu ısrarla vurgulanmaktadır.

Aşağıda incelediğimiz fetva, genel olarak bakıldığı takdirde sıradan bir Fethullah Gülen fetvası, kendi deyimiyle nağmesidir. Ancak bu fetvanın mesajı ve hemen akabinde Türkiyenin gündeminde yaşanan ani değişiklik (geometrik olarak tırmanan polis şiddeti) çerçevesinde değerlendirildiğinde, birgün önce yapılan çağrının önemi anlaşılmaktadır. Bu fetva açıktan bir talimattır. Talimatı alanlar, üzerilerine vazife kabul edenler, kendilerini Gülen’le meslektaş kabul edenler gereğini yapmıştır.

Bu fetvasında şiddet talimatını “şefkat” kelimesiyle kodlanmıştır, ve sonraki tarihli fetvalarında şefkat kelimesini bu kodlama çerçevesinde kullanmaktadır. Bir başka dikkat çeken önemli husus, analiz ettiğimiz ana şiddet fetvasında şiddetsizlik hali “şefkatsizlik, merhametsizlik” olarak betimlenmiştir. 9 Haziran fetvasında da (http://tmblr.co/Zb4BhrqthI7T) şiddet talimatını “Kimseye merhametsizlik ve şefkatsizlik etmeyin” ifadesiyle aktarmaktadır.

“Fetveya Diren” 9 Haziran fetvasının deşifresini yayınladığı 29 Temmuz tarihinden başlayarak yeni bir format kullanmaktadır. 5 Ağustos 2013 tarihinden itibaren “fetvaya diren” blogunda yayınlanan eski tarihli fetva deşifrelerininformatında da değişikliğe gidilmektedir. Fırsat bulundukça eski fetva deşifrelerinin formatı tek tek elden geçirilecektir. Eski formatta en yukarıda olan künye bilgileri en aşağıya taşınmış, “önemli açıklama”, “özet”, “muhalif basında yansımaları” gibi arabaşlıklar eklenmiştir. Bu farklılıkların dışında “detaylı deşifre” kısmı da bir kez daha gözden geçirilip, gerektiği takdirde detaylandırılmış, yeni ilaveler yapılmıştır. “Detaylı deşifre”nin daha rahat okunması kaygısıyla, alıntının hemen arkasından analizin yapılması yeni formatta tercih edilmiştir. Bir süre eski ve yeni formatın birarada yeraldığı melez bir görüntü söz konusu olacaktır. (örneğin 31 Mayıs fetvasının deşifresi yeni format, 3 Temmuz fetvasının deşifresi eski format). E-posta adresi üzerinden iletişime geçmeleri halinde, arzu edenlere herhangi bir fetvanın bir önceki formatı iletilecektir.

ÖZET

Fetvanın başlığında günah ve isyanda aşırı noktaya vararak Allah’ın gazabına davetiye çıkaranları (“gayretullaha dokunmak”) Allah’ın gazabından korumak amacıyla, şiddet (“kulak çekmek”) uygulanmasını şefkat olarak nitelendirmektedir. Bu fetvanın yayınlanmasından sonra gezi protestocularına yönelik polis şiddetinde geometrik bir artış gözlemlenmiştir. Şiddet uygulanması Fethullah Gülen tarafından “şefkat” kelimesiyle kodlanmıştır, ve önümüzdeki günlerde tekrar tekrar karşımıza çıkacaktır. (ör. 9 Haziran tarihli fetva http://tmblr.co/Zb4BhrqthI7T)

Bu şiddet talimatının yayınlandıktan kısa bir süre sonra uygulanabilmesi için, takipçilerinin “gayretullah” kavramını araştırmaya dahi gerek kalmadan talimatı gördükleri anda anlamaları gerekmektedir! Nitekim Fethullah Gülen bir süredir “gayretullah” kavramını işlemektedir. Google arama motoruna “gayretullah” yazıldığında, bu kelimeyi tamamlayan otomatik 4 seçenekten birisi “hoca efendi” olarak karşımıza çıkmaktadır.image

Fetvasında şefkati ‘pozitif şefkat’ ve ‘negatif şefkat’ olarak ikiye ayırmakta ve ‘negatif şefkat’e yoğunlaşmaktadır. Pozitif şefkat, dünyayı ve bütün canlıları sevgiyle kucaklamak halini tanımlamakta; negatif şefkat ise insanların kötülüklerine karşılık vermeyi tanımlamaktadır. Negatif şefkat uygulanmadığı(kötülüğe karşılık verilmediği) takdirde, kötülük yapana Allah’ın daha sert bir karşılık vereceğini ifade etmektedir. Kötülük yapana uygulanacak şiddeti, şefkat olarak betimlemektedir; çünkü Allah’ın bela vermesinden korumak amacını taşımaktadır.

Gazın etkilerini “Burunları akacak, gözlerini silip duracaklar, doğru göremeyecek/değerlendiremeyecek sürekli kendileriyle meşgul olup duracaklar” diye tarif eden Fethullah Gülen, hemen arkasından kötülüklerin, en olumsuz şeylerin sanki cihad yapılıyor gibi uygulanacağını söylemektedir. Yaşananlar Gülen nezdinde cihad olarak tarif edilmektedir. Ve bu fetva polisin geometrik olarak artan şiddetinden hemen önce yayınlanmıştır.

Şiddetin karşı tarafı Allah’ın gazabından korumak amaçlı uygulandığı için, şiddetsizlik halini “şefkatsizlik ve merhametsizlik” betimlemektedir. Nitekim 9 Haziran tarihindeki fetvasında da(http://tmblr.co/Zb4BhrqthI7T) şiddet talimatını iletmek için “Kimseye şefkatsizlik ve merhametsizlik etmeyin” ifadesini kullanmıştır.

Bir derviş hikayesi anlatarak, suçsuz insan(lar)ın zarar göreceği bir hareket(ler)in, esasında ilk bakışta farkedilmeyen bir iyi niyeti olabileceğini imâ etmektedir. Bu ifadesini değerlendirirken, bu fetva sonrasında polis şiddetine maruz kalan protestocuları (hatta protestocu bile olmayanları, örneğin evinden ekmek almak için fırına giden çocuk yaştaki Berkin Elvan’ı) hatırlamak yeterlidir. http://www.odatv.com/n.php?n=cocugumu-vuranlari-istiyorum-3007131200

Said-i Nursi’ye saygısızlığı neticesinde gayretullahın tokadına muhattap olduğunu ima ettiği Menderes hükümetinin İçişleri Bakanı Namık Gedik’in düştüğü duruma insanların düşmemesi için şefkat kahramanları olarak nitelendirdiği kendi cemaatine mensup olan kolluk kuvvetlerindeki görevlilere izafi şefkat (“şiddet”) talimatı vermektedir.

Verdiği şiddet talimatında cemaatine (hizmeti umumu) zarar gelmemesine dikkat edilmesini ayrıca vurgulamıştır.

MUHALİF BASINDA YANSIMALAR


3 Haziran 2013                      : ODATV tarafından haberleştirmiştir. Ancak AĞIR maddi hatalarla! Söz konusu fetvanın şiddetin süratle tırmanmasından günler sonra yeni yayınlandığı imajı yaratılmış ve Tayyip Erdoğan’ı uyarmayı hedeflediği iddia edilmiştir. Bu hatalarla yetinilmemiş, fetvanın esas hedefinin kim olduğunun çok aşikar olduğu “başlık” kısmı sansürlenmiştir. (http://www.odatv.com/n.php?n=fethullah-gulen-erdogani-uyardi-0306131200)

4 Haziran 2013                      :

Yurt Gazetesi tarafından haberleştirilmiştir. Ancak AĞIR maddi hatalarla! Söz konusu fetvanın şiddetin süratle tırmanmasından günler sonra yeni yayınlandığı imajı yaratılmış ve Gülen’in kendi üslubunca güvenlik güçlerinin göstericilere karşı aşırı şiddet uygulamamasını istediği iddia edilmiştir. (http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/fethullah-gulenden-gezi-aciklamasi-h36063.html)

Cumhuriyet Gazetesi tarafından haberleştirilmiştir. Ancak AĞIR maddi hatalarla! Söz konusu fetvanın şiddetin süratle tırmanmasından günler sonra yeni yayınlandığı imajı yaratılmış ve Gülen’nin isim (adres) vermeden eleştirdiği iddia edilmiştir. (http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=420756&kn=7&ka=4&kb=7)

5 Haziran 2013                      : Ulusal Kanal tarafından haberleştirilmiştir. Ancak AĞIR maddi hatalarla! Söz konusu fetvanın şiddetin süratle tırmanmasından günler sonra yeni yayınlandığı imajı yaratılmış ve Gülen’in polisi uyardığı iddia edilmiştir. (http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/fethullah-gulenden-polisi-sasirtacak-aciklama-h11741.html)

Muhalif basında çıkan haberlerde kimi zaman analizimizde kullandığımız alıntılara ilave olarak farklı alıntılar da yapılmıştır. Bu barışçı olduğu varsayılan metinlerde, “şefkat” kelimesine vurgu yapılmaktadır. “Şefkat” kelimesinin neye tekabül ettiğini anlamak için fetvanın başlığına bakmak yeterlidir! Ayrıca fetvanın gerçek yayın tarihi (şiddet dalgasının kabardığı 31 Mayıs tarihi) muhalif basının yorumunu geçersiz kılmaktadır. Gülen o sabah itibarıyla, ne Erdoğan’ı ne polisleri uyarıyor olamaz, hedefindeki bizzat protestoculardır. Fetvayı ana başlık ve yayın tarihinden arındırarak haberleştirince, toplum dezenforme edilmiş olmaktadır. Bu hususta yukarıdaki 4 kurumdan 3’ü uyarıldı. Kimi e-posta yoluyla, kimi telefonla, kimi yazı işleri müdürüyle bizzat biraraya gelerek!

Yukarıdaki 4 kurumun dışında Halk TV ziyaret edilerek, başlık ve ve metinden alıntı (1) deşifre edilmiş olarak aktarıldı. MP3 dosyası ve metinden alıntı (2) henüz farkedilmemişti. Ancak “başlık” ve “metinden alıntı (1)” son derece net bir şekilde Gülen’in göstericileri hedef aldığını göstermeye yeterliydi. Yaşanan olayların bu fetva ışığında analiz edildiği ayrı bir metin de kendilerine iletildi. Hakan Aygün, Hürriyet Gazetesi’ndeki röportajında bütün medyaya ‘aman inanmayın’ mesajı verdi: “Sonra garip tipler geliyor, ‘Fethullah Gülen’den belgeler getirdim’ diyor. Kaç yılın gazetecisiyim, yer miyim onları! Teşekkür ettik. Yüzde 50’si kesin polis. Tecrübelerim öyle söylüyor.” Onca yılın gazetecisinin “fetvaya diren” yazarını hedef almazdan önce, elindeki 1 sayfalık fetva deşifresinde yazanların kendisi veya ekibinden birisi tarafından teyit edilmesini tesis etmesi (3-5 dakikalık bir emek yeterliydi) gerekmez miydi!?http://www.hurriyet.com.tr/pazar/23512996.asp

Sonrasında HalkTV’nin Fethullah Gülen’nin avukatlığına soyunduğu facebook duyurusunu eleştirmeye yeltenince “fetvaya diren” yazarının başına gelenler için bknz.http://tmblr.co/Zb4BhroTHLbb

DETAYLI DEŞİFRE

METİNDEN ALINTILAR ve ANALİZLERİ

Başlık                                    : “Gayretullah’a Dokunacak Yumruğu Kulak Çekerek Savmak da Şefkattir”

Analiz                                               : Günah ve isyanda aşırı noktaya vararak Allah’ın gazabına davetiye çıkartanların* (“Gayretullaha dokunmak”) Allah’ın gazabına uğramaması için, onlara şiddet (“kulak çekmek”) uygulanmasını şefkat olarak nitelendirmektedir. Şiddet uygulanması “şefkat” kelimesiyle kodlanmıştır, ve önümüzdeki günlerde tekrar tekrar karşımıza çıkacaktır. Kendi takipçilerinin bu mesajı okuduğu anda, araştırmaya gerek kalmadan talimatı anlaması gerekmektedir; nitekim Fethullah Gülen bir süredir gayretullah kavramını işlemektedir. Ayrıca google arama motoruna “gayretullah” yazıldığında, bu kelimeyi tamamlayan otomatik 4 seçenekten birisi “hoca efendi” olarak karşımıza çıkmaktadır.(bknz. aşağıdaki resim dosyası)

* Gayretullaha dokunmak      :http://www.sorularlaislamiyet.com/article/16719/gayretullah-nedir-aciklar-misiniz-zulumler-haksizliklar-belli-bir-raddeden-sonra-gayretulllah-dokunur-deniyor.html

Metinden Alıntı (1)               : “Zulme zulümle karşılık vermemek önemli bir kaide olduğu gibi, mesleğimizin bir esası da şefkattir. Bununla beraber, haksız yere yumruk vuran mü'minin hiç olmazsa kulağını çekmek de şefkatin ayrı bir derinliğidir. Zira, mü'min zâlime tırnak ucuyla olsun dokunulmazsa, onun başına mutlaka “gayretullah”ın tokadı iner; bunu da şefkatliler hiç istemezler.”

Analiz                                    : “Müm’in” ve “müm’in zalim” ifadeleriyle protestocu kitleye işaret etmektedir. Keza kendisinin hüküm verebilmesi açısından onların İslam ailesinin fertleri olması gerekmektedir.

İlk Cümle                   : “Zulme zulümle karşılık vermemek önemli bir kaide olduğu gibi, mesleğimizin bir esası da şefkattir.” Şefkat ifadesinin neye tekabül ettiği fetva başlığında açık ve nettir: şiddet! Söz konusu cümlede kullanılan “mesleğimizin” ifadesiyle, şiddeti uygulamakla yetkili olan kolluk kuvvetlerine vurgu yapmakta ve birinci çoğul şahıs kullanarak kendisini de o yapının bir üyesi olarak sunmaktadır. Aynı cümlede yer alan “olduğu gibi” ifadesi cümlenin ilk yarısının aksi yönde bir kanaati, cümlenin ikinci yarısında hedeflediğine işaret etmektedir. Yani “her ne kadar zulme karşı zulümle karşılık verilmesine karşı olsak da, mesleğimizin bir zarureti olarak zaman zaman şiddet uygulamak zorunda kalabiliriz” demek istemektedir.

İkinci Cümle              : “Bununla beraber, haksız yere yumruk vuran mü'minin hiç olmazsa kulağını çekmek de şefkatin ayrı bir derinliğidir.” Haksızlığına vurgu yapılan protestocuların en azından kulaklarının çekilmesi gerektiğini söylemektedir. Haksız fiil için kullanılan “yumruk” ve şiddet için kullanılan “kulak çekmek” ifadelerinin başlıktaki ifadelerle örtüşmesi de özel bir mesaj içermektedir. Keza başlıkta yumruğa karşı kulak çekilmezse Allah’ın gazabına davetiye çıkacağı ifade edilmiştir.

Üçüncü Cümle : “Zira, mü'min zâlime tırnak ucuyla olsun dokunulmazsa, onun başına mutlaka ‘gayretullah’ın tokadı iner; bunu da şefkatliler hiç istemezler.” Müm’in zalim protestocuya şiddet uygulanmazsa, Allahın gazabının geleceği ve bunun da şefkatliler (bir önceki cümlede “mesleğimiz” ifadesiyle kendisini de içinde konumlandırdığı kolluk kuvvetleri) tarafından hiç istenmediğini ifade etmektedir.

Metinden Alıntı (2)               : Bir deve kervanı yola koyulmuş giderken fakir bir derviş önlerine çıkar ve kervancıbaşına kendisini de aralarına almaları ricasında bulunur. Kervancıbaşı adamcağızın isteğini kabul eder ve beraberce yola revan olurlar. Bir zaman sonra haramiler kervana saldırır ve gariplerin bütün eşyalarını alırlar. Bir aralık, eşkıyânın reisi, dervişe de malı olup olmadığını sorar. Hak dostu, “Benim hiç param yok, ama kervancıbaşının bürümcek bir gömleği vardı, onu almayı unutmuşsunuz.” der. Haramîler hemen koşar, kervancıbaşının heybesini yeniden arar ve pek değerli gömleğine de el koyarlar. Uzun süre hiçbir şey söylemese de dervişe karşı kervancıbaşının gönlü çok kırılır. Öyle ya; onca iyiliğine mukabil maruz kaldığı tavır kolay kolay kabul edilebilecek cinsten değildir. Bütün sermayelerini kaybeden mazlumlar, çaresiz bir halde bekleşirlerken devletin askerleri çıkagelir ve haramilerin hepsi derdest edilir. Nihayet, gasbedilen mallar sahiplerine geri verilir. İşte o zaman kervancıbaşı dervişe yaklaşır ve der ki, “Baba aşkolsun! Ben sana o kadar iyilik yaptım, sen de tuttun, benim biricik gömleğimi de şakîlere haber verdin.” Hak dostunun cevabı düşündürücüdür: “Oğul, niyetim sana kötülük yapmak değildi; bu haramiler halka o kadar gadretmişlerdi ki, baktım zulümlerinin gayretullaha dokunmasına dört parmak kalmış.. senin gömleğinin işte o dört parmak yerine geçmesiydi muradım.”

Analiz                                    : Derviş tarafından kervancıbaşının gömleğinin gaspçılara haber verilmesi yani zarar verilmesi hali, gaspçılara “gayretullah’ın dokunması” amacını taşıdığı şeklinde resmedilmektedir. Suçsuz insan(lar)ın zarar göreceği bir hareket(ler)in, esasında ilk bakışta farkedilmeyen bir iyi niyeti olabileceğini imâ etmektedir. Bu ifadesini değerlendirirken, bu fetva sonrasında polis şiddetine maruz kalan protestocuları (hatta protestocu bile olmayanları, örneğin evinden ekmek almak için fırına giden çocuk yaştaki Berkin Elvan’ı) hatırlamak yeterlidir.http://www.odatv.com/n.php?n=cocugumu-vuranlari-istiyorum-3007131200

VİDEODAN ALINTILAR ve ANALİZLERİ

Videodan Alıntı (1)               : “Umumi fitne ve fesat bombası patlatılınca kafirler bütün bütün kalbi ve ruhi hayatlarıyla ölecekler; müminler de onunla nezle olacaklar. Zükâm, bu tabiri değişik bir ifadeyle efendimiz SAS kullanıyor. Burunları akacak, gözlerini silip duracaklar, doğru göremeyecek/değerlendiremeyecek sürekli kendileriyle meşgul olup duracaklar demek! Böyle bir girdap içindeyiz İslam dünyası olarak. Kötülük yapanlar, kötülüğe kilitlenmiş olanlar zaten yapıyorlar. Fakat kötülük duygusu öylesine ahvali adiyeden olacak ki, onu müminler bile birbirlerine karşı kullanmakta geri etmeyecekler. Olsun diyecekler. En olumsuz şeyleri yaparlarken de adeta din adına cihat yapıyor gibi yapacaklar.” (00:00 – 01:11)

Analiz                                    : Fetvanın başlığındaki ve metin kısmındaki net şiddet çağrısı ve kendisini de kolluk kuvvetlerinin bir üyesi olarak konumlandıran Fethullah Gülen, gazın etkilerini tarif etmektedir. Hemen arkasından kötülüklerin, en olumsuz şeylerin sanki cihad yapılıyor gibi uygulanacağını söylemektedir. Yaşananlar Gülen nezdinde cihad olarak betimlenmektedir.

Videodan Alıntı (2)               : 03:31 –06:33 arasında barışçı mesajlar veriyor; ancak 06:33’den sonra sonra konuşmanın içeriği aksi yönde değişmeye başlıyor.

Analiz                                    : Konuşmanın devamında 03:31 –06:33 barışçı mesajların (kendi tabiriyle ‘pozitif şefkat’in) değil, şiddetin (kendi tabiriyle ‘negatif şefkat’in, ‘şefkatin ayrı bir yanının/derinliği’nin) önerildiğini görmekteyiz. Nitekim video’dan alıntı (6)’da ‘bazı dediklerimizin aksine’ diyerek, konuşma metninde kasttettiği 2 yerden birisi 03:31 – 06:33 aralığında söyledikleridir. (Diğeri için bknz. videodan alıntı (4))

Videodan Alıntı (3)               : “Fakat günümüzde olduğu gibi, bir cevaz çerçevesinde diyeceğim ben bunu aklıma geldiği için arzetme lüzumunu duyuyorum. Size kötülük yapan insanları bütün bütün böyle yaptıkları şeylerde serazat, herşeyi yapalabilirsiniz şeklinde de bırakmamalı! Bunları bu halleriyle en küçük bir mukabeleyle dahi mukabelede bulunmadan o problemleriyle başbaşa bırakırsanız, mukabelede bulunan bulunur onlara! İşte bu da önceki nasıl bir şefkattir, bu da yine sizin şefkat tellakinize aykırıdır. Bir vak’a nakledeyim burada, meseleyi tavzi için önemli görüyorum. Yaşanmış bir vak’a! ‘Kimdi?’ filan demeyin, {anlaşılamayan bir ifade. OB} başından geçmiş, belki 10 tane belki 15 tane vardır. Çeşmede kovasını dolduruyor, kovasını doldururken birisi oradan merkubuyla geliyor, atıyla veya bağışlayın katırıyla!

{Yeni gelen. OB}                    : ‘Ben bunu burada suluyacağım’ diyor.

{Kovasını dolduran OB}                     : ‘bir kovamı doldurayım’ diyor.

{Yeni gelen. OB}                    : Ona{kovasını doldurana. OB} bir tokat aşkediyor.

Çok zalimce bir tavır davranış. O da {Kovasını dolduran OB} yarım kovasıyla büyüğünün yanına geliyor orada.

{Büyük. OB}                           : ‘N’oldu oğlum?’ diyor.

{Kovasını dolduran OB}                     : Diyor ‘cevval birisi geldi, bana bir tokat aşketti! Kovamı doldurma imkanı bulamadım’.

{Büyük. OB}                           : ‘koş’ diyor, ‘git’ diyor ona ‘mukabelede bulun! Allah korusun; Allah’a kalırsa ceza şiddetli olur’.

{Kovasını dolduran. OB}         : Ve o koşa koşa oraya gelince, katırı bir çifte atmış öbürünü yere sermiş olarak görüyor.” (06:33 – 08:13)

Analiz                                    : Kötülük yapana Allah’ın daha şiddetli karşılık vermesinden korumak kaygısıyla karşılık verilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Videodan alıntı (2) değindiği barışçı mesajları kastederek ‘önceki nasıl bir şefkattir’ diye başladığı cümlesini, şiddet uygulanmasının alışıldık şefkat betimlemesine uymadığını vurgulamak için ‘bu da yine sizin şefkat tellakinize aykırıdır’ ifadesiyle bitirmektedir. Kurguladığı örnekte büyüğün verdiği nasihat sonrasında katırın çifte atarak yere serme hali analizimizi desteklemektedir. Nitekim videodan alıntı (4)’de Allah’tan bulma hali “Katırdan tekme yemiş gibi yere serilmek” olarak betimlenmektedir.

Videodan Alıntı (4)               : 08:13 – 10:11 aralığında bütün canlıları sevgiyle kucaklama halini bir din büyüğünün görüşleri üzerinden anlatıyor. Arkasından“{sevgiyle kucaklama halini kastederek. OB} bu, meselenin pozitif yanı! Bir de diğer taraftan ayrı bir şey var izafi belki, şefkatin orada belki…Negatif şefkat diyebilirsiniz orada belki. Belki size bir yumruk vurdu. İmkan varsa parmağınızın ucuyla hafif dokunun ona! Hafif dokunun! Taa mesele gayretullaha dayanıp da, bulacağını Allah’tan bulmasın. Katırdan tekme yemiş gibi yere serilir. Belini doğrultamaz hafizanallah! Bu da şefkatin ayrı bir yanıdır.” (10:11 – 10:44)

Analiz                                    : Barışçı, sevgi dolu bir tutumu pozitif şefkat; kötülüğe karşılık verme halini de negatif şefkat olarak betimliyor. Kötülük yapanın Allah tarafından daha şiddetli cezalandırılmaması için negatif şefkatin şart olduğunu vurgulamaktadır. Kötülüğe karşılık verme halini şefkatin ayrı bir yanı olduğunu söylemektedir. ‘Allah’tan bulma’ halini, ‘katırdan tekme yemiş gibi yere serilmek’ olarak tasvir etmesi videodan alıntı (3)’teki analizimizi desteklemektedir.

Videodan Alıntı (5)               : Şiddetli bir yumruğa karşı, bir balyoza karşı en azından parmağının ucuyla ‘yeter ha hû! Allah’tan bulacaksın’ demezseniz, hakkaten böyle bir bela bulabilir {yumruğu atanı kastederek. OB} bunu. O bakımdan da siz sanki ona karşı bir şefkatsizlik, merhametsizlik etmiş olursunuz. Yine koruma adına birşey! Bu tıpkı yaramazlık yapan, başına birşey geleceğinden endişe duyduğumuz benim öğretmenimin kulağımı çektiği gibi, ‘sende mi?’ deyip. Bir ‘sen de mi?’ deyip, kulağını az bükeceksiniz. Bu da onun canını acıtır ama, fakat daha ağır bir can acıtmasına maruz kalmaması için bence bu da şefkatin ayrı bir yanıdır. Bunu da ihmal etmemek lazım. Böyle bir şefkati ihmal etmemek lazım. (11:36 – 12:22)

Analiz                                    : Şiddet uygulanmamasını “şefkatsizlik ve merhametsizlik” betimlemektedir. Keza şiddetin karşı tarafı Allah’ın belasından korumak amaçlı uygulandığını ifade etmektedir. Nitekim 9 Haziran tarihindeki fetvasında da (http://tmblr.co/Zb4BhrqthI7T) şiddet talimatını iletmek için “Kimseye merhametsizlik ve şefkatsizlik etmeyin” ifadesini kullanmıştır.

Videodan Alıntı (6)               : “Ve nitekim {Said-i Nursi’yi kastederek. OB} hazret ruhunun ufkuna yürüdükten sonra, o idarenin dahiliye vekili Urfa’da diyor ki ‘bir çöp arabasına koyun; cenazesini götürün bir tarafa atın’ diyor. Yani en son saygısızlığını da yapıyor. Tabi o hazret olsaydı herhalde, ‘Allah’ım bana yaptıkları, yapmak istediklerini gibi sen onlara yapma’ der, yine savardı. Fakat onu diyen insan askerler tarafından balkondan aşağı atıldı, öldürüldü, çöp arabasına kondu, cenazesi bir yere götürüldü. Men dakka dukka! Kendi kazdıkları kuyuya düştüler. Fakat siz şefkat kahramanları, insanların öyle kendi kazdıkları kuyuya düşmemeleri için, bence işte parmak ucuyla dokunmak suretiyle bir mukabelede bulunarak, evet biz de ‘bu kadar mukabelede bulunuyoruz’ diyerek. Bazı dediklerimizin aksine, bazı şeyler ortaya koymak suretiyle hizmetin umumuna zarar vermeden, fakat şefkatin bir gereği olarak, onların işlerinin de bütün bütün gayretullaha kalmaması için, öyle bir izafi şefkate Allahu alem ihtiyaç var.” (18:30 – 19:46)

Analiz                                    : Said-i Nursi’nin öldüğü tarihteki İçişleri Bakanı Namık Gedik’in 27 Mayıs ihtilalinde şüpheli bir biçimde öldüğü ve Namık Gedik’in cenazesinin çöp arabasında nakledildiği rivayet edilmektedir. Ailesi kendilerine yazdığı son mektup çerçevesinde intihar ettiğini söylemektedir. Fethullah Gülen, benzeri bir talimatı (cenazenin çöp arabasında nakledilmesi) Said-i Nursi için veren Namık Gedik’in kendi kazdığı kuyuya düştüğünü ifade etmektedir. Namık Gedik’in askerler tarafından balkondan aşağı atılarak öldürüldüğünü ve cenazesinin çöp kamyonunda taşındığını iddia etmektedir. Sonrasında cemaatinin üyesi olan kolluk kuvvetleri mensuplarına “şefkat kahramanları” diye seslenerek, insanların Namık Gedik gibi kendi kazdıkları kuyuya düşmelerine engel olmak için, Allahın devreye girmesinden (“işlerinin gayretullaha kalması”) insanları korumak için izafi şefkate(“şiddet”) ihtiyaç olduğunu ifade etmektedir. Burada kullandığı “izafi şefkat” ifadesini daha önce de(videodan alıntı (4)) “negatif şefkat/şiddet” anlamında kullanmıştır.

“Bazı dediklerimizin aksine,” ifadesiyle videodan alıntı (2) ve (4)’te vurgulanan barışçı ifadeleri kastetmekte ve şiddetin uygulanması esnasında cemaate (“hizmetin umumu”) zarar verilmemesine dikkat edilmesini söylemektedir.

FETVANIN KÜNYE BİLGİLERİ

FETVA TARİHİ                                            : 31 Mayıs 2013

FETVANIN KAYNAĞI                                 : WWW.HERKUL.ORG

(Fethullah Gülen’in Yandaşlarıyla İletişim İçin Kurulan Web sitesi)

TAM METİN ve SES KAYDI / VİDEO        : (http://www.herkul.org/index.php/herkul-nagme/10777-319-nagme-gayretullaha-dokunacak-yumrugu-kulak-cekme-mukabelesiyle-savmak-da-sefkattir)

ANALİZ EDEN                                             : Osman Buçukoğlu

osmanbucukoglu@hotmail.com

https://twitter.com/PantheRei2

https://www.facebook.com/osmanbucukoglu