bu ülkede çok dert var, çok fazla mutsuz insan var. bu ülkede insanları mutsuz eden uzun uzun adamlar var.
Millet bi giydiğini bir daha giymiyor , ben bir giydiğimi bir daha çıkartmıyorum
Bana iyi gelen şeylerin bana gelmeme sorunsalı
Dünyanın en büyük jürisi ; elalem
Fizik özürlüsü olmama rağmen sayısalı seçmem yürek yemenin kaçıncı leveli
Yakışıklı bir çocuk gördüğümde;
Arkadaşlarımlaysam:
Tek başımaysam:
Annemleysem:
Babamlaysam:
MAKDKDMDÖDKDMLDLSKSŞDLDLSŞDL
darbeleri hep yakınından alırsın, çünkü bilir ki sen ona o sana muhtaçsın.
Bugün Nazım HIKMET'in ölüm günü, bir şeyler söylemek/yazmak istermisin?
Attila İlhan Karşıyaka'da oturur,
Atatürk Lisesine vapurla giderken bir kıza aşık olur.
Bir kağıda Nazım Hikmet'in aşk şiirlerini yazar, herkes gibi Nazım ile kandırmaya çalışır güzel bir İzmir kızını..
yıl 1941'dir şiirler yakalanır, nazım şiirleri paylaşmak suçtur, tutuklanır.
büyük zorluklarla yaşayan nazımın bir sözünden alıntı bırakıyorum buraya
‘’biz küçükken çok büyüktük.
mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık.
güzeldik biz küçükken.’‘
Yaşlı adam eşi öldükten sonra şöyle dedi:
“Eşimin resmi duvarda asılı…
Fakat ben çiviyi kalbimde hissediyorum.”
yalnız başımıza öleceğimiz bu yolda, kadehlerimizi geride bıraktıklarımızın şerefine kaldırıyoruz.
Ya cidden istemiyor musunuz çöküp böyle yere çocuk gibi ağlamayı?