nasıl hissedeceğini şaşırmış bir vaziyetteyim duygular, düşünceler arap saçına dönmüş kimseler üzülmesin diye düşünen o adam ruhunun orta yerinde ölü bulunmuş
Bütün kış işedikleri denizlere
Yazın yüzmeye gidenlere yuh!
Yemyeşil ormanları
Yakıp yıkıp kaçanlara yuh!
Zehir dolu atıkları
Döküp döküp gidenlere yuh!
Yüzyıllık binaları
Yıkıp yıkıp kaçanlara yuh!
Sana da yuh bana da yuh
Kapı çaldı, sen sandım, gördüm boşluğu aynada,
Bir şehir düştü, tam içimde özlemişim, anladım,
Biliyor musun? Evimdin sen benim,
Ailemdin, nefesim, karanlıkta ellerimdin.
bugün genel cerrahi hastasına çekim yapmak için randevu saati vermiştim. meğer ölüm saatini vermişim...
Koşarken sırtından vuruldun
Bağlanmış ellerin, dağlanmış her yerin
Susturuldun
Duvarlar örülmüş üstüne
Hatalar yıkılmış üstüne
Öldürmüşler seni doğmadan önce
ben aslında öyle bir şarkı yazmak isterdim ki içinde sen, ben ve sevmek yalnızca...
Rusty strings on my old guitar
Speaks volumes of who you are
Sevinç, acının azıcık soğuk almasından başka nedir ki?
Seni gördüm düşmekteydin, itin götün peşindeydin...
Ve yasak olmayan değil,
Yüreğinde gizleyip elde kalabilen şey:
Sevmek, düşünmek ve anlamak.
Koridorda, sedyede öldü adam.
Götürdüler.
Gölgeler seyreder uzaktan bizi
Ağlatırken güldüren masalların ülkesi
Yarını mühürleyen bir rüya gibi
Omzumuzdan düşmüyor geçmişin yükü
Sekiz yaşındayken ‘Kar’ isminde bir şiir yazmış Sylvia Plath ve sonra içinden şunları geçirmiş: “Hâlâ küçük bir çocukken, şu andaki hislerimi kağıda dökebilme kabiliyetine sahip olsam keşke; çünkü büyüdüğümde nasıl yazılacağını bileceğim ama küçük bir çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu unutacağım”.
Jehan Barbur & Birsen Tezer - Güzel Adam uyku beni saklar annem babam bilmez gece ele vermez halimi
bendeki tüm güzelliği alıp gittikten sonra, şimdi bir başkası onun için güzel adam.
“Ekranlardan kendi suretine o kadar çok bakıyor ki artık insanlar” dedi beyaz saçlı adam, “muhtemel ki aynalardan kendi aslına bakan kalmayacak pek yakında!”