Onuncu köyden mektuplar
Kendimi anlatmaktan çok yoruldum.
Anlamak istemeyene sayfalarca yazsan faydasız. Duymak istemeyene çığlıklar gece gibi sessiz.
Büyüdükçe dertlerim küçülür sanıyordum. Meğer büyüdükçe yaptığın seçimler daha da canını yakıyormuş. Nasırlaşmasını beklediğim duygularım nasıl da ölümsüz.
Yıllar önce yazdıklarıma baktım. Aslında hiç değişmemişim. Verebileceğimden emin olduğum iki şey olmuş hep. “sevgi ve saygı” Karşımdakinden de tek beklentim bu ikisi olmuş, bulamamışım.
Dostuma, kediye, köpeğe, sevgilime, anneme, ablama... Verebileceğim bu iki şey benim için değerli, hayatımdakiler için manasız iki duyguymuş.
Yalanlardan, aldatılmaktan, stratejilerden yoruldum.
Dostum yok. Sevgilim yok. Kedim yok. Köpeğim yok.
Sanırım böylesi daha iyi. Size inanıp uykusuz geçireceğim geceler yaşamaktansa, kendi bahçemde oynarım. Merak etmeyin, canım isterse ben kendimi çok güzel kandırırım.
Onuncu köyden sesleniyorum. Duymamanız çok olası.
Burada kimse yok çünkü.
Ama manzara nası güzel...