"önce bir ellerin vardı yalnızlığımla benim aramda sonra birden kapılar açılıverdi ardına kadar. sonra yüzün onun ardından gözlerin dudakların. sonra her şey çıkıp geldi. bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde."
“kırıklar zamanında onarılmadı mı büsbütün kırılıyor, durmadan kırılıyor.”
zararın hiçbir yerinden dönebildiğimi maalesef hatırlamıyorum.
“bir yerlerde okumuştum, romalılar dünyada seni tanıyan son insan ölünceye kadar yaşadığına inanırlarmış. birbirimizin hayatında değiliz, ama ben seni yaşatıyorum bazen. anımsamalarla.”
“tutup sana anlatamadığım için başıma gelenleri, bir şeyim yok dedim soran olursa”
“senin kalbinde ve senin gününde
ve senin evinde ve senin ömründe
kibrit kutusu kadar bir yer edineyim istedim”
“hem çekip gitmek isteyip de hem de hiçbir yere gitmek istememek berbat bir şey.”
“insanın hangisine ağlayacağını kestiremediği, işte bu yüzden hiç ağlamadığı zamanlar olur”
“bu yüzden yaşadığımızı düşünüyorum: olabileceklerin, bir anda, bir telefonla, bir bakışla değişebileceklerin ihtimallerinden. az sonra yaşanacaklara duyduğumuz merak bizi hayatta tutan.”
“seninle birlikteyken asla yalnız değildim.”
“geçtiğimiz altı ayda çok şey oldu. herkes koşarken bağdaş kurmayı öğrendim.”
“hayatta belki en çok beni sevmiş ama en çok da beni üzmüş olan babam (...)”
her şey yolunda gitseydi, bir şeyler için geç kalınmasaydı, aramızdakilerin kıymetini bilseydik bile yine hayal kırıklığından öteye gidemez ve nihayetinde yine ikimizden bir halt olmazdı.
“nasıl olacak bu işler” dediğim işleri içeren otuz beş sayfalık listem mevcut. bilmiyorum vallahi nasıl olacak.