gülümse katerina!

bir başkadır benim memleketim lay lay

ders bitti. sınıfta oyalanıyordum. öğrencim kalktı yanıma geldi. ırkçılıkla ilgili bi soru işareti olduğunu söyledi. neymiş dedim. hocam dedi "giresunluların ve sinopluların kanı bozuk" dedi. lan lan lan sjdlgşfl diye kaldım. oğlum ne diyorsun ya dedim. sus sus sus dedim. ciddi ciddi kanları bozuk hocam dedi. bunu böyle söylemem sizce ırkçılık mı dedi slfkgş ahahaha. yalnız dedim bizim de e-devlet'te soyağacımız giresun'un şebinkarahisar'ına da uğruyor dedim. yok hocam olamaz dedi. neden dedim. karışımda bir şey vardır dedi. sivas var dedim. hah tamam işte dedi skfkflh. benim indimde kanı bozuk ifadesi ana avrat sövmeden daha galiz. bunu öğrencime anlattım. bi gün birine denk gelirsin hayatın tehlikeye girer dedim. kimse de dedim doğduğu yaşadığı şehir sebebiyle bir genellemeye tabi tutulamaz dedim. yapma dedim. tek tek senin karşılaştığın bütün sinoplular ve giresunlular hoşlanmadığın insan tiplemesine dahil olmuş olabilir ama bunu genele yayamazsın dedim. anası sinoplu babası giresunlu bir hanımefendiye vurulursan ne olacak dedim. nikah olur dedi. böyle düşünüyorum hocam dedi. fikrimi değiştirecek insanlar çıksın karşıma dedi. düşünüyorsan da diline yansıtma bundan uzak dur dedim. arka sırada oturup bizi pür dikkat dinleyen hanımefendi yaklaştı. hocam dedi sizin e-devlette giresun varmış dedi ama yüzünüzde sizin de hoşlanmadığınıza dair bi ifade vardı dedi. senin de yüzünde aynı ifade var dedim. ben de giresunluyum bulancak dedi. sen niye hoşlanmıyorsun dedim. hocam çok hödük bizimkiler, bildiğiniz ayı gibiler, duygusuzlar, benciller, insanlıkları yok dedi skflfş. Allah Allaaah dedim. bendeki o ekşime ifadesi de şeyden dedim. bizim giresun tayfayı babam sadece düğünlerde görür dedim onda da lıkır lıkır içtiklerini o sebeple düğünden ayrılmak zorunda olduklarını anlatırlar dedim. evet hocam o da var dedi. sen alınma onun öyle demesine tamam mı, o öyle kimselerle karşılaşmış öyle yorumlamış dedim. yok hocam alınmam o da KASTAMONULU zaten ahahdhjfkfl kendilerine baksın dedi. kastamonulu da hiiiç savunmaya geçmedi ha. ülkemizde değişik mikroırkçılıklar dönüyor. mikrosunu daaa makrosunu daa... hepsinin köküne kibrit suyu.

trt belgeseldeki şehirden uzakta'yı kim yapıyorsa helal ya. müzikler, geçişler, senaryo, çekim açıları hepsi harika. izlerken beynim jöle gibi kımıl kımıl ediyor.

mini mini sevgilim civelek mi civelek müziğini çalan 89 adet oyuncağı baltayla parçalamam gerekiyor. parçaya ve sese ne kadar gıcık olduğumu başka türlü anlatabileceğimi sanmıyorum.

dönebilmek için gidiyorum*

bi video izledim. nefesim boğazımda düğüm oldu. baloncuk gibi biraz. burnum da sızlamaya başlayınca şu an ağlayamam ya deyip yuttum düğümü. karnımda ağlama var şu an. ilk defa ağlama yuttum. inşallah olmadık bi yerde patlamaz. şşş uyu orda. ağlamalı film izleyene kadar bekle.

battı

bahar

köken olarak acaba farsça arapça karışımı mı bu? har sıcaklık olsa, ba ile filan olsa, sıcaklıklı. dur bunu salladım gidip bakayım eklerim posta.

meeeh hiç tatmin etmedi bence benimki daha kökensi neyse yapıştır.

Farsça bahār بهار “ilkbahar” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Farsça aynı anlama gelen vāhara sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Hintavrupa Anadili aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *wésr̥ biçiminden evrilmiştir.

Aynı Hintavrupa kökünden Sanskritçe vihāra "bahar", Latince ver "yaz", primavera "ilkyaz". Zaza wesar/usar "ilkbahar" biçiminde arkaik /s/ sesinin korunması dikkat çekicidir.

Arapça bhr kökünden gelen bahār بهار “1. güzel kokulu bir bitki, buphthalmum, 2. çölde yağmurdan sonra açan bitkilerin genel adı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Farsça bahār بهار “ilkbahar” sözcüğünden alıntı olabilir; ancak bu kesin değildir.

farkında olmadan ekran sürem düşmüş.

cola-fanta sansürü

hû