Bizim Büyük Cinsiyetliliğimiz II-Fark Ettirmeden Cinsiyetçilik
Geçen hafta sosyal medyada bir şey dolaştı durdu. Peru’da güzellik yarışması yarışmacıları vücut ölçülerini söylemeleri gereken noktada kadına şiddet istatistiklerini okumuşlar. Herkes çok heyecanlandı çok mutlu oldu bunu görünce. Ben olamadım.
Rambo’nun yeni filminde Ak47 ile birkaç yüz adam taradıktan sonra kameralara dönüp “bu yıl dünyada savaşlarda şu kadar kişiyi kaybettik. Savaşmak çok kötü bişi” dediğini düşünün. Çok saçma duruyor değil mi? Güzellik yarışmasında kadına şiddetten bahsetmekten aynı oranda çiğ ve saçma değil mi peki? Güzellik yarışması diye adlandırdığımız olgu, kadın bedeni üzerine uygulanan şiddetin gayet kurumsal bir boyutunu temsil etmiyor mu? Kadın bedeninin metalaşması hususunda güzellik yarışmalarından bir tık sonrası porno filmler değil mi?
İnsanı rastgele şekilde sahip olduğu, kendi çabasıyla edinmediği özellikler üzerinden kategorize etmek insani ve politik açıdan doğru bulunmayan bir davranış malumunuz üzere fakat bunu cinsiyet rolleri üzerinden yaptığımızda her şey doğallaşıveriyor. Kadın ya da erkek olmaklığımız üzerinden insanların bizden birtakım beklentilere sahip olması meşrulaşıyor. Kadın her daim güzel, bakımlı, şık ve tüm bunların yanı sıra pasif, uyumlu, tatlı erkek ise güçlü, kuvvetli, psikolojik açıdan daima sağlam, aktif falan olmak zorunda bırakılıyor. Taraflardan birisi bu beklentileri karşılamadığı takdirde erkekliği yahut kadınlığı tartışma konusu haline getiriliyor ve bu tartışma da kadından ve erkekten yapılması beklenenler etrafında bir kısır döngü halinde şekilleniyor.
Güzellik yarışmaları, kadın bedeninin sağlıksız bir halini idealize ederek metalaştıran tv ve sinema endüstrisi, kadını yalnızca kurtarılması, korunması gereken bir “prenses” şeklinde kodlayan popüler halk anlatıları kadına uygulanan şiddetin bizzat failidirler ve buralardan kadına şiddet karşıtı bir eylemin sahih olarak boy vermesi mümkün değildir. Aynı sistem erkeği de kaslı, yakışıklı, tuttuğunu koparan, maço, yüksek gelirli, cinsel açıdan makul ölçülerde aktif olmakla konumlandırıp standartlarına uymayan erkeklikleri mizahın yahut acıma duygusunun malzemesi yaparak erkeğe de dolaylı bir şiddet uygulamaktadır.
Arada sırada güzel ülkemizin muhteşem sinema endüstrisinde çıkan, harika komedi filmlerinin fragmanına bakıyorum belki bir şeyler çıkar diye. Filmlerin tamamını izlemeye sinirlerim el verse muhtemelen daha geniş ve korkunç gözlemler yaparım ama sadece fragmanlardan edindiğim izlenimi şöyle özetlemem yeterli gelecektir sanırım: Türk komedi filmlerinde erkeklik üzerinden üretilen bir mizah damarı var ve bu mizah varlığını erkekliğin kazanılan yahut kaybedilen bir şey olması fikrine yaslıyor. Erkek karakterin eşcinsel olması yahut kadınsı hareketler sergilemesi, kendisinden beklenen kaba kuvvet gerektirici işleri yerine getirmemesi, kavgadan kaçması, psikolojik olarak çöküntüye uğraması, cinsel performans eksikliği hep erkekliğin kaybına yahut eksilmesine atıfta bulunan olaylar olarak mizahi bir durumun yaratımında kullanılıyorlar.
Kadın üzerinden üretilen mizahta ise durum farklı. Burada kadınlığın kaybedilmesinden ziyade kadınlığa dair belli imgelerin abartılıp karikatürize edilmesiyle ortaya çıkan bir mizah var. Fazla evhamlı anne, cinsel açıdan toy genç temiz masum kız, cinsel açıdan fazla bilgi sahibi şuh kadın, fazla titiz eş/anne, güzelliğine fazla düşkün salak kız gibi kadınlık durumlarının abartılması ile oluşturulan mizah kadın ile erkeğin bir araya geldiği noktada maço övücülüğüne, laf atmanın sempatik kılınmasına hatta yer yer şiddettin sevimlileştirilmesine kadar varan tuhaflıklar silsilesi meydana getiriyor her iki cinse de rastgele sahip oldukları bir kimlik üzerinden şiddet uygulanıyor.
Velhasıl kadına şiddet mevzusu güzellik yarışmalarından, Türk dizilerinde, komedi filmlerinde dillendirilerek çözülebilecek bir mevzu değil. Güzellik yarışmalarını, Türk dizilerini, aptal komedilerini izlemeyi bırakırsak toplumsal cinsiyet rollerine dair algımızın birazcık daha gelişmesini sağlayıp kadına şiddeti engelleme yolunda daha başarılı adımlar atacak altyapıyı sağlarız.