Ne zaman bir şeyler paylaşırsın, özledim…
içimdeki şarkı bitti.. kendimi ifade etmeyi eskisi gibi sevmiyorum. hatta hiç sevmiyorum. düşüncelerin benimle kalması çok daha iyi.
@volkanncicek / volkanncicek.tumblr.com
Ne zaman bir şeyler paylaşırsın, özledim…
içimdeki şarkı bitti.. kendimi ifade etmeyi eskisi gibi sevmiyorum. hatta hiç sevmiyorum. düşüncelerin benimle kalması çok daha iyi.
yoruldum be çok yoruldum. tarihine not düşmüş olayım. yorgunum ve geçmiyor bu.
eğer hakikatten bahsedeceksek bilfill dünyadan kaçmanın yollarını aradım durdum.
ara ara kuvvetlice çarpıyor içime bu his, neyseki göğsüm sağlamdır.
güzel bir gün olsun güzel bir gece olmadı çünkü
güzel bir gece olsun güzel bir gün olmadı çünkü
"ne kadar siyah olursanız, canınızın yandığını o kadar az görürler."
8 gün oldu. fatma yenge vefat edeli koca 8 gün. şu an oturduğumuz eve 2004 eylülünde taşındık. taşınmadan önce evimiz yapılırken git gel yaparken tanışmışız fatma yenge ile. çocukluğuma dair, evimizin yapılışına dair birkaç puslu görüntü hatırlıyorum. ancak onların hiçbirinde fatma yenge yok. ona dair çocukluğumdaki ilk hatıralarım ilkokula başladığım yıla dayanıyor. bir zamanlar ailemizin küçük bir restaurantı vardı. annem ara ara babama yardıma giderdi. sanırım birgün yoğunluktan annemin işleri bitmemiş, fatma yengenin beni götürmesi gerekmişti. okula gidişimizi hatırlıyorum. hatırlıyorum desemde birkaç sisli görüntü yine. sonra yıllar geçtikçe onca şey paylaştık. şimdi ben birini anlatsam diğeri eksik kalır. teyzeye anne yarısı derler ya o tanım fatma yengede geçersiz olmuştu. komşumuzda anne yarısı olabilirdi. olmuştu. bende onun oğlu idim. kendi oğlu gibi severdi. ortaokulda bir yarışmaya katılıp derece yaptığımda annem kadar gururlanmıştı. çok sevinmişti. o günden sonra benim yaptığım her güzel şeyde her bir adımımda o güzel sözleriyle yanımda oldu. oğlu yusuf var. kardeşim gibidir. hatta kardeşimden ayırmam. her ihtiyacında koşarım. bürokratik şeylerde ailesi pek iyi olmadıkları için fatma yenge yusufu benim yanıma yollardı. üniversite tercihlerinde de pek fazla bilgileri olmadığı için yine ben yardımcı oldum yusufa. fatma yenge yanıma göndermiş ve yine güvenmişti. onun sevdiği ve güvendiği oğlu idim. diyorum ya anne yarım gibiydi. anneminde ablası gibiydi. annemde ablasını kaybetti. bağları öyle kuvvetliydi ki görseniz şaşardınız. 8 gün oldu. fatma yengesiz kaldık. bi parçamız yok artık. yüzümüz düştü. yusuf ve diğer oğulları, ben ve kardeşim boynu bükük kaldık. yine bir sevdiğimi ölümün kollarında bıraktım. öyle kötü şeyler düşünebilirdim ancak fatma yengenin ölümünü düşünemezdim. şimdi balkona her çıktığımda balkonuna bakıyorum. alışkanlık işte. bir daha o balkona çıkamayacak, el sallamayacak. bizlerin yanında olamayacak. bunu kabullenmek o kadar zor ki. onu hep çok güzel anacağım. adını benimle, bizimle yaşatacağım...
yeniden kendimi hissedebilmek istiyorum. içten ve yoğun bir duygu beni kurtaracak.
ne yapalım, hayattan bizim payımıza da bu düştü. ama hiçbir şey boşuna değildi. yine yaşanması gerekiyorsa, yine yaşarız.
dağların rüzgârına, yârimin boyuna kurban olayım. bir yıldır ki görmemişim, görenin gözüne kurban olayım.*
keşke duygularıma da ortada durabilmeyi öğretebilseydim dediğim günden beri onları daha da sinirlendirmiş olmalıyım ki, çıktıkça daha da yükseğe çıktılar, indikçe de en dibe indiler. sanırım onlar hakkında bir temennide bulunmasam daha iyi olur kendi hallerine bıraktığım haliyle bile daha ortadalardı.
ben artık bu yarattıkları cehennemi yaşamak istemiyorum. çok yorgunum.
mevsimler bana inat sonbahar her seferinde
aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını; ellerinle, yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. iştahla biliyorsun; yaşamaktır aşk.*
anlatması çok zor. inanması ne kadar kolay olur senin için bilmiyorum ama anlatması çok zor…