Avatar

Çok uzun bir aradan sonra rüyamda babamı gördüm.. Nolur artık rüyalarıma gel sesini duyayım çook özledim diyerek dualar ettiğim sayısız gün ve geceden sonra.

Evdeki varlığını öyle özlemişim özlemişiz üzerine öyle titriyorduk ki rüyamda, hayat daha güzel ve sıcacık bir yermiş gibi hissettim sana sarılınca, sevdiğin şeyleri yapmaya çalışınca.

Kalbim o eski hayatımızdaki huzuru yeniden duyumsayıp bunun rüya olduğunu fark ettiğinde içim ezildi, daha iyiyim sanıyordum ama ben hala seni gelecekmiş gibi bekliyormuşum. Seninle bezeli rüyalar görünce bi parça daha iyice oluyorum ama yokluğun hala çok keskin

Seni çok özledim babacığım bir gün ötelerde Allah ellerimizi bir kılsın.

Avatar
reblogged
Avatar
gokyuklu

Tam bir yıl önce ablam hediye etmişti bu kaktüsümü. Onu kaybetmemek için çok direndim ama gövdesi çürümüştü. Son çare olarak ucundaki sağlam yavruları ayırıp onları başka saksılara diktim. Hasta yaralı gövdesi yavrulara da zarar vermesin diye. Daha önceleri de yaralı kaktüsleri iyileştirdim ama bu kaktüsüm için yapabileceğim hiç bir şey yok gibiydi. Bir süre sonra unuttum onu. Bütün kış boyunca balkonda unuttum.. O ölmedi. Diğer bütün çiçeklerimin, yaralı gövdesinden aldığım sağlam yavruların aksine bahara ilk o uyandı ve şimdi yavruları var böyle.

Bir kaç gün önce kaydettiğim bir şiirde "Beni burada unuttunuz. Beni iyi ki burada unuttunuz, bak nasıl da güçlendim, büyüdüm. Kestikçe filizlenen her şey gibi küstahça ve gururla" diyordum. Bu kaktüs bir yıl önceki halim gibi.

İnsan bazen kendi gövdesinden doğrulup yeni, yeşil bir gövdeden var olabilirmiş. İçinde çürümeye yüz tutmuş her şeye ve köklere rağmen. Hiç inancın kalmamış, çok karanlık, çok sabahsız, çok soğuk günlerin sonunda bir gün yeniden yeşerebilir, yeşermenin yolunu bulabilirmiş, yaralara rağmen, yaralarıyla birlikte🌵💚

Güncelleme; yeşermenin devamında tomurcuklanıp güneş renkli çiçekler açılabilirmiş🥹💛

Avatar

"Daima şöyle bir his var, yanlış yaşıyorum hissi. Boşa yaşıyorum. Bir şeyler kaçırıyorum. Bir şeyler eksik. Bir şeyler.. Devamlı temize çekmem gerekiyor kafamı. Her sabah kendime tekrar etmem gerekiyor sanki, bak senin hayat amacın şu, sevdiğin bu, kaçırdığın bir şey yok, yetişmen gereken hiç bir şey yok…Belirsizlik çok fena bir şey. Zamanda savrulmak gibi."

Avatar

Kendime hep 'herkesin gitmesi gereken yollar farklı, yaşaması gereken şeyler ve zamanlaması farklı' diye telkinlerde bulunsam da bazen diğer herkes için her şey parlakmış, bir ben hayatımdaki her şeye çok geç erişmiş, geç kalmışım gibi hissetmemin önüne geçemiyorum, bazen..

Avatar

Bir şeyi içimde çok irdeleyip sorgulayıp ruhen de mantıken de olduramadığımda o konuya dair rüyalar görmeye başlıyorum. Ve sahiden yönüme rüyalarla karar veriyorum. Garip biraz. Didem Madak'ın "Sezgilerimle yaşıyorum. Koklayarak, dokunarak. Kedilerin, nergislerin, insanların etrafındaki havayı kokluyor ve ne yapmam gerektiğine, nereye gideceğime böyle karar veriyorum. Hiç garantili bir yöntem değil, hep yanlış ata oynuyorum. bazen kendimi korumak için sevimli bir kirpi gibi davranıyorum, ama dikenlerim en çok bana batıyor. Takma bir bilinç ve takma bir akılla gündelik hayatımı sürdürüyorum. Bir dönem kalbim yokmuş gibi davrandım. Ama o hep vardı, kalbim takma değil" dediği şiirim ben sanırım..

Avatar

Her doğum günümde "biliyor musun 9 mayısta 9 yaşıma giricem" diyen o minik Meri'nin sesini duyuyorum içimde. Hala içimde yaşamana minnettarım, buna inanmak sana zor gelebilir koca gözlerin kocaman açılabilir, sen bu kadar büyüyeceğine hiç inanmıyordun ama bugün 28 oldun Meri 🌵

Avatar
reblogged
Avatar
gokyuklu

Herkese anaç olamazsın Meri, olmamalısın da. Otur kendine bir yer edin, kendine ev ol, kendi bahçeni çiçeklendir önce..

Işığı hep yansıtmak için gösterdiğin çaba bitti. Işığını içine almayı öğrenmeyi başarıp kendi tünellerinde gezinmeye başlamanla, kendi karanlıklarını kendin aydınlatman, önceliğin artık -sonunda, şükürler olsun ki- kendinin olması gözlerimi dolduruyor Meri.

Ne kadar çok büyüdün ve ne çok şey öğrendin. Seni hatalarınla, günahlarınla, tüm dikenli hisslerine rağmen değil, bütün benliğini tamamıyle tüm hislerinle şefkatle kuşatarak çok seviyor sarmalıyorum. Artık kendi hislerine omuz olabiliyor, şefkatini en çok kendine gösterebiliyorsun. Bu hiç başaramadığın, başaramayacağını düşündüğün bir şeydi. Geçmişteki tüm kötü zamanlar, tüm yıkık dökük yamalı hislerin için gelecekten, bu postu attığın zamanın dört yıl sonrasından, bugününden yazıyorum sana bunları. Geçip giden karanlık, soğuk zamanlardan sonra bile hala yüzünü bahara dönebiliyor olman, o yanını yitirdin zannederken bile hiç bilmeden sarıp saklamış bugünlere getirmiş olman gözlerimi dolduruyor, seninle gurur duyuyorum

Avatar

Bazen içimi sıcacık yemyeşil yapan fotoğraflar indiririm. Duvar kağıdı yaparım falan. Galerimi temizlerken bu fotoğrafları nereden indirdim acaba nasıl güzel yemyeşil masal gibi dedim. Sonradan tanıdım ki buralar, ben çekmiştim. Anlık bir şok tabi.

İnsan siyaha, güze, solgunluğa, kıpırtısız yaşamaya alışınca zannediyor ki hep öyleydim, gözlerim sadece bu karanlığı gördü.

Bir yerden yeşil değiverince gözlerime içime yeni bir tohum ekiliveriyor sanki. Artık yeşil güvenli alanmiş gibi geliyor maviden çok. Gördüğüm her bulutu başımı kaldırdığım her göğü resimlediğim gibi, hep yeşil göresim içimdeki o sonsuz karanlığa minik tohumlar ekiveresim geliyor. Her mevsimi seviyorum hepsi zamanında güzel ama ben içimdeki karanlığı yitirip tohumlar ekebilmek için bir çırpıda bahar gelsin istiyorum galiba biraz.

Avatar

Annem bir rüya görmüş. Çocukluğumdan kesit gibi bir rüya. Geçmişteymişiz. Rahmetli babamla beni ortalarına alıp küçüklüğümü sevdikleri bir rüya. Hala çok şeye dayanmak zor ama bu rüyayı hayal edebildim, gerçeğini de yaşadım çünkü. O günleri, şifayı, sevgiyi hatırlatıp kalbimi gülümsetti. Seni çok özlüyorum ve bana bu kadar sevgi dolu anlar sevgi dolu bir kalp bıraktığın için minnettarım baba.

Avatar

Peki insan gidip de gelmeyecek olanın yorgunluğunu nasıl taşır? Yaşayamadıklarının, yarım kalmışlıklarının yorgunluğunu nasıl taşır insan?

Avatar

Dünyadan silinmek istiyorum demiştim. Dünyadan silinmek ve kendimi kendi içimde yaşatmak, beslemek, avutmak... Yavaş yavaş eksiliyorum insanlardan, insanları eksiltiyorum ve bu his beni çoğaltıyor. Bana sanki omuzlarında yükmüşüm gibi hissettiren her şeyden uzaklaşıyorum. Bir tek burası kaldı, içimin sonsuza dek izinin kalacağı o yer hep burası olacak sanırım. Buraya yazdığımda görünmez olmak istemiyorum. Biri anlasın duysun görsün diye de değil bilmiyorum ama insan bazen anlatmak istiyor. Bazı zamanlar kafamda neon ışıklarla "beni görün beni duyun bana sarılın" yazısı belirsin istediğim olmuştu önceleri. Öyle bir isteğim hevesim yok artık. İnsan kendine sarılabiliyor çok şükür, iki kolum var kollarımla en çok kendime sarılacağım demiştim başarabiliyorum çok şükür🌵

Avatar

Bir keresinde elimi çok çok derin kesmiştim de annemi de beni de kan tuttuğu için yarayı üfleye üfleye babam temizlemişti. Hep aynı şefkatle pansuman yapmıştı. Çok garip, biraz önce bıçağı görünce anımsadım böyle bir anımız olduğunu. Şefkatinin içime kalkan oluşunu, baba seni öyle çok özledim ki seni anılarımda yaşatmak zorunda oluşum ve yeni bir anımız olamayışı canımı çok acıtıyor.

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.