Bir dakikanızı ayırın;
Wattpad uygulamasını biliyorsunuzdur belki, amatör yazarların hikaye paylaştığı, Türkiye'de de çoğunlukla 10-18 yaş aralığındaki genç kızların kullandığı bir platform. Geçenlerde bir arkadaşım bu uygulamadaki ‘Benimle Yan’ isimli hikayeyi gösterdiğinde kelimenin tam manasıyla dehşete düştüm. Kısaca hikayeden bahsetmek istiyorum, ana erkek karakter Ayaz, yakışıklı ve inanılmaz zengin, kız ise 17 yaşlarında, Masal isimli güzel bir kız. Ayaz karakteri hikaye boyunca sürekli olarak kıza sahip olmakla ilgili göndermeler yapıyor, sürekli aşağılıyor ve kızı sıkıştırıp duruyor. Bir noktada yazarın tabiriyle elinin izi çıkacak bir tokat bile atıyor. Maço erkek kalıbı altında sürekli olarak kıza şiddet uyguluyor. Ve asıl rahatsız edici kısma henüz gelmedim. Hikayeye göre Ayaz karakteri geçmişte uyuşturucu bağımlısıymış. Bir gün madde etkisi altındayken bir kıza tecavüz etmeye çalışmış, tecavüz etmemiş olsa bile kız yaşadığı travma sonucu intihar etmiş. Ayaz ise kendini şu şekilde savunuyor. “Tecavüz etmedim, kalkıştım.” Ve meselenin üzeri kapanıyor. Bu noktadan sonra söylenecek hiçbir şey yok aslında. Siz belki şu an sadece bir senaryo, hayal ürünü görüyor olabilirsiniz. Fakat ben Türkiye'de yaşayan bir genç kız olarak bu sahnelere baktığımda sadece her gün binlerce kadının yüz yüze geldiği gerçekleri görüyorum. Hava karardıktan sonra dışarı çıkmaya çekinen kadınları, dolmuşa taksiye tek başına binmeye korkan kadınları, kocasından sevgilisinden sürekli şiddet gören aşağılanan hatta öldürülen kadınları, devamlı tecavüze uğrasa da yardım istemeye korkan ve dayanamayıp intihar eden kadınları, hatta etrafındakiler tarafından istismar edilen kız ve erkek çocukları görüyorum. Özgecan'ı görüyorum, Cansel'i görüyorum, Aysun'u görüyorum, Elif'i görüyorum, Münevver'i görüyorum… Fakat okuyanlar göremiyorlar, neden dersiniz? Çünkü Ayaz sırf yakışıklı, sırf zengin, maço, her kızın hayallerini süsleyen erkek diyerek yaptığı her şeyi normalleştiriyor hatta karaktere sempati beslenmesi sağlanıyor. Ayaz'ın yaptıklarını bir dolmuş şöförü yaptığında olayın adı ‘Özgecan’ oluyor. Zengin olması, yakışıklı olması, ‘tecavüz etmeye kalkıştım ama etmedim’ bir kabullenme, hoş görme, indirim sebebi olamaz. Bunu okuyan 10-18 yaşları arasındaki genç kızların aklına hastalıklı bir algı yerleştiriyor. ‘Seni dövebilir, aşağılayabilir, küfreder hatta ve hatta tecavüz eder ama hakkıdır.’ Türkiye, kadına şiddette, tacizde, tecavüzde, cinsel istismarda ilk sıralarda gelen bir ülke. Ve biz ‘erkektir yapar’ algısını yerleştirmeye ve alkış tutmaya devam edersek bu asla değişmez. Her gün binlerce kadını kaybetmeye devam ederiz, belki kocası sarhoştur, belki yemeğin tuzu azdır, belki canı sıkkındır, belki, belki, belki… Bu hikayede bahsedilen kişi ve kurumlar hayal ürünü değildir. Hepsi yitip gitmiş kaybedilmiş birer candır. Boşverme, bir sefer olsun boşverme. Çünkü ben Türkiye'de bir kadınım ve ne ucuz bir hikayeye, ne de gazetelerde 3. sayfa haberlerine konu olmak istiyorum. Ben kadınım ve sadece sokakta özgürce yürüyebilmek istiyorum. Ben kadınım ve fazlasını değil, sadece yaşamak istiyorum. Hikayeyi okuyan milyonlarca insandan yalnız biri bile bu yazıyı okuyor ise bilmesini isterim, şiddeti normalleştiren her bir söz özgürlüğümüze küfürdür ve insan dövebildiği kadar değil, sevebildiği kadar güçlüdür.
Bu ve benzeri sorular ve hikaye ile alakalı savunmalara açıklık getirmek istiyorum. Neden karşılaştırılamasın ki? İşte asıl gözden kaçan ve vurgulamak istediğim nokta bu. Suçu işleyen kişinin ‘Ayaz’ olması; suçun affedilmesi, kabullenilmesi ya da normalleştirilmesi için bir sebep olamaz. Hikayede Ayaz karakteri, genç bir kıza tecavüz etmeye “kalkıştığı” için, kızın yaşadığı travma sonucu intihar ettiğinden bahsediliyor. Bahsedilen karakter yakışıklı, zengin, çekici, güçlü yada benzeri birçok olumlu özelliğe sahip olarak betimlense de, bu kişinin bir genç kıza rızası olmadan dokunmaya çalıştığı ve ilişkiye zorladığı gerçeğini değiştirmez. Ve bu ve benzeri sebeplerin hiçbiri ölmüş bir genç kızı geri getirmek yada ailesini teselli edebilmek için yeterli olmayacaktır. Asıl vurgulamak istediğim mesele şu: Eğer bir birey, herkesin başına gelebilecek tecavüz olayının herhangi bir sebeple açıklanabilir ya da kabullenilebilir olduğunu iddia ediyorsa, ve herhangi bir sebeple tecavüze 'teşebbüs’ etmiş birini savunulabileceği algısına sahipse, bu suçun normalleştiği anlamına gelir. Ayaz karakterini haklı çıkarabilecek açıklamaları değerlendiriyorsak, öğretmeni Bayram Özcan tarafından tecavüze uğradığı için intihar eden 17 yaşındaki Cansel Buse Kınalı'yı nasıl değerlendireceğiz? Bayram Özcan'ı haklı çıkarabilecek bir sebep görebiliyor musunuz? Varsayalım Bayram Özcan özünde iyi bir insan ise, yakışıklı, zengin, güçlü, çekici ve pişman ise bu yaptığını telafi eder mi? Elinizi vicdanınıza koyup düşündüğünüz taktirde hikayede bahsedilen olay ile yaşanmış mesele arasında fark olmadığını göreceksiniz. Çünkü kişiler ve isimler değişse de tecavüz ve ölüm sabit kalıyor. Asıl soru, Bayram Özcan'a tiksinerek bakarken, Ayaz'a sempati duyulmasını sağlayan ayrıcalık nedir? Algı. Sizden tek bir ricam var. Bir kere için olayı Ayaz'a ona aşık olan 'Masal’ karakterinin gözünden değil, tecavüze uğrayan genç kızın gözünden hayal edin. Hayatınızı mahveden tecavüzcünün 'romantik’ öyküsünü gülümseyerek okuyabilecek misiniz? O zaman da unutabilecek, affedebilecek, hoş görebilecek misiniz? Algı. Tüm bunlardan bahsederken amacım hayali bir karaktere, yazara ya da bunu okuyan kimselere karşı nefret uyandırmak değil. İsimlere takılmayın, çünkü Ayaz odak değil sadece bir temsildir. Şiddetin hiçbir dozunun normalleştirilmemesi, benimseme ve sahip olma arasındaki farkın anlaşılması, beden dokunulmazlığının tanınması, insan haklarının ve ahlakının kutsallığı ve benzeri tüm olguların; bir dizi sahnesinde, beyaz perde üzerinde, hatta bir kitabın sayfalarında, kısacası hayatın içinde varlığını koruyabilmesi için bazı meseleler üzerinde 'farkındalık’ oluşturmak gerekir. Bu noktada bizim sessiz kalmak bir seçenek olamaz, zira yanlışa karşı durmayan, yanlışa ortak olur. Sonra her gün bir genç kız daha canından olurken, tek yapabildiğin sosyal medyada ölenlerin resimlerini paylaşmak olur. “Unutmayacağız” dersin ve “Ayaz'ların” hikayelerini okumaya devam edersin. Ta ki tenha bir sokakta sana yaklaşan ayak seslerini duyduğun geceye kadar. O gün senin resimlerini paylaşırlar, çok geçmeden unutulurlar. Sen unutamazsın.