Ben, Mürekkebin kâğıda küstüğü yerdeyim,
Kâlemin celladıma adımı kustuğu yerdeyim,
Ölülerin konuştuğu, dirilerin sustuğu yerdeyim,
Hainlerin merhametsizce pustuğu yerdeyim!
Öyle ya? Ardımdan yaşamayı beceremedi demişler.
Beceremedim. bitmedi zaten yazdığım bütün şiirler.
Bulamadım adını, aradığım her neyse okuduğum kitaplarda,
Göçen sade kuşlar değilmiş bulutlarda gitmiş, sevdiğim atlarda
Eski bir kitap arıyorum diye hiç tanımadığım sahaflarda,
Adımın üstünü çizmişler, eski çarşılarda ucuz pazarlarda...
İnsan bu, develer yükü acının hamalıdır!
Kimi görsem yüreği neden hep yamalıdır?
İnsan bu; tükenen ömrü, biriktirdiği malıdır!
Kimi görsem elbisesi yeni, kalbi yamalıdır.
Bir köle pazarında kendimi gördüm, zincirlenmiş!
Daha bu sabah aynada gördüm, gözlerim kirlenmiş!
Hâfiyim, bîkesim, gâribim, Sürgünüm diye denmiş!
Oysa sadece ruhum yaşamaktan olsa gerek sinirlenmiş...
Ben bu çağa alışamadığımdan beri takvim kullanmıyorum.
Zaten ömrüm de uzun değil, vaktim az oysa uzun yolum...
Bilseydim merhameti üzerime celbedecek kadar yaşadım,
İstemezdim ne görüneyim ne de anılsın bir yerde adım...