Avatar

Yusuf Keskin

@yusufkeskintravels

İnstagram: @yusufkeskintravels
Avatar

Duvarlar örer insan. Üzerine mutlu bir resim çizer sonra. Herkes resme bakarken kimse bilmez duvarın arkasında neler yaşadığını..

Avatar

âh zarifoğlu;

bana başka bir gece daha görmeden öleceğini bilen kelebeğin neşesinden bahset, çok yorgunum.

Avatar

Rüyam olsan tabire bakardım, Lakin duamsın taktire bıraktım…

demiş gönlü güzel adam..

Avatar

“beklediğini Allah'tan bekleyenin hüsrâna uğradığı görülmemiştir.”

Avatar
Neşet Ertaş'ın da dediği gibi “uyku girmez gözüne, gönlü viran olanın.”
Avatar
“Arapça da güzel bir söz vardı: ’“ Minel Habibi İlel Habibi Habib”’ Sevgiliden gelen her şey sevgilidir..”
Avatar

“ H e m d e m “ . . . Kalpten Kalbe Bir Yol Vardır... 🕊🌸🍁 .

Avatar

OKUNASI VE DERS ÇIKARILASI BİR HİKAYE... Semerkand’da bir semerci ustası, oğluyla beraber hem semer yapar, hem de eskiyen semerleri tamir eder, baba-oğul hayatlarını böylece devam ettirirlermiş. Semerci ustası, mesleğinin alametlerinden olacak ki; çalışırken üzerinde oturduğu koltuğunu da semerden yapmış. Bu semerin gizli bir bölmesini de para kasası olarak kullanmaktaymış. Fakat semerde kasa olduğunu oğlu bile bilmezmiş. çalışılır kazanılır, paralar bu kasada biriktirilirmiş. Olacak bu ya, baba tüccarın bir aylığına Semerkand’dan ayrılması icap etmiş. Depodaki semerleri ve dükkânı oğluna emanet etmiş .Seyahate çıkmadan önce de oğluna, kendi kullandığı semerin asla satılmamasını sıkı sıkı tembihlemiş. Babası yokken oğul, babasının tembihlediği semerin haricindeki bütün semerleri satmış. Fakat bir akşam, yolcunun biri gelmiş ve semer almak istemiş. Adamın ısrarlarına dayanamayan oğul, biraz da kâr ederim düşüncesiyle 10 akçe olan semeri 30 akçeye satıvermiş. Baba tüccar seyahatten döndüğünde semerden yapma koltuğunun olmadığını görünce koltuğunun nerede olduğunu sormuş. Oğul, satmak zorunda kaldığını ama üç katı kâr ettiğini heyecanla söyleyince babası şaşkına dönmüş. Kimseye bir şey söylemese de için için yanmaya başlayan baba, işi gücü bırakmış… Semerkand, Buhara, gezmedik yer, uğramadık han bırakmamış;ne çare ki semerini bulamamış. Tüccarın kaç ay, kaç yıl gezdiği bilinmez. Ama yorulduğu belli ki şu beyit dökülmüş dilinden: ” Dizimde kalmadı takat nasip arayı arayı Dolandırdı bizi kısmet, Semerkand’ı Buhara’yı..” Semeri bulamayacağına kanaat getiren baba eve dönerek işe koyulmuş. Gel zaman git zaman, bir semer eskitecek kadar vakit geçmiş… Bir gün, bir adam semer tamir ettirmek için dükkâna gelmiş. Tüccar, yıllar önce kaybettiği semerini tanımış; ama hiç belli etmemiş. Semer sahibine “ Bu semer çok eskimiş, ben size yeni bir semer vereyim; bu bende kalsın ” deyip semeri geri almak istemiş. Bu duruma çok sevinen semer sahibi, yeni semeri alıp gitmiş. Hemen semerini kontrol eden tüccar, parasını yerinde görünce sevinmiş ve şu beyti mırıldanmış: ” Ne lazımdır sana gezmek Semerkand’ı Buhara’yı Sana Taksim olan kısmet gelir arayı Arayı..”

Avatar

Size bu videomun hikayesini anlatayım... Bizim köyde mehmet amca diye 40 yaşlarında biri var. Gençliğinde köye öğretmen olarak atanan bir kadına vurulmuş, sevdalanmış. Hem utancından öğretmen ile konuşamaması hem de sürekli okulun etrafında oluşu sevdasının büyümesine neden olmuş ve dayanılmaz hale sokmuştur kendisini... Allah’ın emriyle öğretmeni istemek için yanına gider konuşmaya çalışır ama öğretmen yüz vermez, evine döner Mehmet amca. Babasına söylet durumu... Ve babası da ona kızar sebepsizce. Onu eve hapsettirir işkenceler eder Mehmet amcanın öğretmenle konuşmaması için zarar vermemesi için. Mehmet amcanın yapacağı bir şeyi yoktu sevdalanmıştı bir kere.. Bu sevdası öyle büyümüştü ki içinde kendini Allah’a, İlme yönlendirmişti. Hapsolduğu evinde sürekli kuran ve dini kitaplar okuyup zamanını geçiriyordu. 2 yıl 3 yıl 5 yıl derken 10 yıllık bir eziyet, haksızlık çekmişti... Ve bu yıllarda öğretmenin ataması çıkmasıyla köyden gider. Aşık Mehmet amca izini sürer peşini bırakmaz sevdasının. Yollara koyulur arar sorar vazgeçmez... Derken öğretmenin izini İstanbul’da bulur. Yanına gider ve öğretmen yine kabul etmez... Mahzun mahzun köyüne dönen Mehmet amca 20 yıl boyunca sevdası için ayakta kalır... Köyümüzün yanında büyük dağlardan oluşan bir tepe var her cuma oraya aşık olduğu kız için elleriyle yaptığı süslemeler, çiçekler, lokumlar, şekerler ile gider ve o dağı cennete çevirir. Ve yanına da bir seccade, bir kuran ve sevdiğinin ismini yüzlerce defa yazdığı büyük büyük tesbihleri götürür. O dağda kuran okur, namaz kılar, tefekküre dalar... Aradan 28 yıl geçmiş ve hala bunu devam etmekte... . . Anlattığım hikaye gerçektir. Bizim köyden bir amcanın hikayesidir. Onunla konuşma fırsatı yakaladım ve Çektiğim videoda hikayeyi temsil etmekte...

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.