Avatar

zey.☁️

@huzurumsurenk

Kastamonu/İstanbul *İlahiyat.
Avatar
reblogged

“Namaza gösterdiğin ihtimam, hayata karşı başarılı olman hususunda büyük etki yapar.”

Avatar

Genç Kızlara Tavsiyeler🕊

Kıl ile tüy derdine düşmüşten adam olmaz. 
Dâvâsız ve hayâsız erde hayır bulunmaz.

Gel, öncelikle hâlini bir tasvir edelim: Taptaze, dupduru, toy ve tecrübesizsin. Heyecanların var. Çoğu zaman, herkesten daha iyisini ortaya koyacağına dâir bir inancın ve kuvvetli bir enerjin var. Kariyer yapmaya, yuva kurmaya, ana olmaya dâir hayallerin var. Kabiliyetlerini konuşturmak, sosyal ortamlarda saygın olmak, kendine yetmek gibi ideallerin var. Herkes gibi sen de kendine hassın, güzelsin, özelsin, önemlisin.

O halde, ilkin tazeliğinin hakkını ver. Önce kendinden, sonra en yakınından başlamak üzere çevrendeki herkes ve her şey için “Acep nasıl bir hayrım dokunur?” diye düşün. Düşünceni eyleme, eylemini ibâdete dönüştür. “Niyet ettim Allah rızâsı için, anneciğime bir bardak su ikrâm etmeye” dersen, bu bilindik hareketi ibâdete çevirmiş olursun. “Niyet ettim Allah rızası için eşarbımı ütülemeye” diyerek iş başına geçersen, bu da ayrı bir ecre vesile olur. Giymeni, yemeni, gezmeni… Allah için yaptığın fiiller hâline getirebilirsen, hayâtın bambaşka bir lezzete kavuşur. Bunu nasıl başarabileceğini iyice tefekkür et. Niyetini Allah rızâsını kazanmaya odakla.

Toy ve tecrübesiz oluşun sebebiyle, senden önde gitmekte ya da sen gitmekteyken geri dönmekte olan büyüklerini iyi seyret. Onların sözlerine iyi kulak ver. “Ben bilirim!” havaları, iki adım ötesini görmekten âciz bırakan yoğun sisli havalara benzer. Kör eder. O halde “Ben bilmem!” diyerek, bildiklerinin dışında, yığınla bilmediklerin olduğunu fark ve kabul et. Her olana yorum yapar, her önüne geleni kınar ve “Bence!” diye başlayan ahkâmlar kesersen, kendi imtihanlarını kendi dilinle hazırlamış olursun. Duruluğunu zanlarınla bulandırma ki kalbinin estetiği zarar görmesin.

Estetik demişken belirtmek lâzım: Dış güzellik, iç güzelliğin yansımasıdır. Kozmetik ve estetik operasyonlarla kazanılabilecek bir vasıf değildir. Zaten, böyle olduğunu zanneden ve yaşadığı ağır tecrübelerle yanıldığını anlayan kimseler çok iyi bilirler ki asıl olan, huy güzelliğidir. O halde, dışını ihmâl etmeden, esas içine yönel. Kalıbını koruduğun gibi, kalbini de muhafaza et.

Evet, enerjin yoğun ve yeni bilgilerin var. İstiyorsun ki gittiğin yerlerde sana hemen kapılar açılsın, el pençe divan durulsun. A benim genç kızım! Peygamberler dahi çile çemberlerinden geçtikten sonra kabul görmüşler, bilmiyor musun? Hayâl kur; lâkin biraz gerçekçi olsun. Sınanmadan, bunalmadan, imtihanlardan geçmeden büyük olunmaz. Sen, okulu bitirince, oldum, sanıyorsun. Halbuki yazılının, sözlünün hasını hayatın içinde yapacaklar. Hizmet ortamlarında, evinde, sokağında kimi zaman dikenli dalları, kimi zaman ateşli çemberleri, kimi zaman da demet demet gülleri önüne yığarak kemâlini sınayacaklar.

İyisi mi sen, iki dünyada da cennet yaşanmayacağını kabul et. Buraların cenneti, başına gelen derde gülümseyebilmen, yani râzı olmandır. Hem sende ilim varsa, büyüklerinde de tecrübe ve irfan vardır. Saygı duyar, dengeyi kurarsan, ne ilim ne irfan zarar görür. Hem böylece zor görünen işler “Biiznillah” kolaylıkla yürür.

Kariyere meylin var. Okullar bitireyim, diplomalar alayım istiyorsun. O halde, senelerdir dediğimizi, bir de buradan diyelim: Dünyaya âit bu nimetlere ulaşabilmek için, Kur’an ve sünnet çizgisinden tâviz verme! İstediğini, Allah’ın râzı olduğu kıyafet ve tavır ile iste. Diploma alabilmek için, farzdan geçme. Hayra ermek isteyen, “hayır” sapağından girer. Allah’ın sevmediği bir usûlle, sevdiği bir noktaya gelmek, hiç gerek yokken meşakkate, zarara ve vakit kaybına bulaşmaktır. Ol. Elbette iki kanatlı bir kuş ol; fakat kanatlardaki kuvveti Allah’ın vereceğini, Allah’ın da âsîleri değil, takvâlı kullarını takviye edeceğini unutma!

Elbette kendine yet. Elbette saygıdeğer ol. Elbette Allah’ın sana lûtfettiği istidatları konuştur; fakat dikkat et bu konuşmalar nefsî olmasın, benini azdırmasın. Birileri saygı duysun, diye yapmacık tavırlar içine girersen, hakikat, perde ardından gülümsemez, sırıtır! Kendine yetmek adına, kibir ve gurur içine düşersen, yalnız kalırsın. Yardımı kabûl ve hîbe et. Hediyeyi incelikle al ve ver.

Zaten hassın. Zaten güzelsin. Zaten çok özelsin ve zaten kim ne derse desin, sen önemlisin. Zira seni yaratan Hak’tır! Seni donatan da Hak! Aynaya bakarken, O’nun eseriyle övünmek için bak! Ne büyük bir gaflettir, O’nun emâneti olan güzellikleri, yine O’nun haram kıldığı şekilde ortaya saçmak!! Akıllı ol da şeytanın fitnesiyle değil, Kur’an’ın ve sünnetin ölçüsüyle “Maaşallah” dedirtmenin peşine düş.

Kimi ahmak erkekler gözlerini, televizyonlarda ve internette boy gösteren sözde iffetli, icraatta arsız aşüftelerden alamayıp “Bunlar kadınsa, evdeki ne? Evdeki kadınsa, bunlar ne?!”diye sorarak hanımlarını aşağılıyormuş. Dilemeyiz; lâkin bir gün civârında böyle kendini bilmezler olursa, cevabını verebil: De ki: “Bunlar şeytan âvânesi, evdeki de nikâhlı hanımındır!” Haramı helâl kılan, hangi kılıkta gelirse gelsin, şeytandır! Saçını, başını, cümle girintisini ve çıkıntısını âleme sergileyerek “Nur yüzlü hocahanım” olunamayacağını iyi belle. Belle ki belki böylece bilmeyenlere de öğretirsin.

Sana, kaşın - gözün, ideâl vücut ölçün için tâlip olana bakma! Sana, diploman ve kadrolu işin sebebiyle evlilik teklif edenden uzak dur! Seni sevdiğini söylerken, sana zarar vermeye kalkışandan kaç! Gönlünü sadece, Allah rızâsına tâlip olana aç! İltifatlar, katlar, arabalar, gelişmiş kaslar, romantik bakışlar seni aldatmasın. Kıl ile tüy derdine düşmüş erkekten adam olmaz. Dâvâsı ve hayâsı olmayan erde hayır bulunmaz. Bu cümleleri unutmayasın!

Öyle, çer çöple uğraşma. Doğruyu, en doğru şekilde iste. Gel bundan sonra kısa, öz ve temiz, şöyle duâ et: “Yâ Rabbi! Tezinden temizinden dengim ile denk getir. İki cihan sevinci olacak bey nasip eyle. Beni iyilerle, onlar arasından da yiğitlerle karşılaştır ve kavuştur.”

Allah azze ve celle bu duâna icâbet eder de seni öyle bir yiğitle karşılaştırırsa, o zaman sen de üzerine düşeni yap. Kolaylaştır, zorlaştırma. Ev de isterim, araba da isterim, şu eşyalar da olsun, bu takılar da alınsın deme!

Bilmem kaç bin liralık gelinlik isteyip, şeytanı sevindirme! Başı kelmiş, dili kekemeymiş, boyu kısaymış deyip boş boş konuşma! İşi havalı, maaşı da kabarık değil diye olur olmaz kulp takma! Ahlâka bak ahlâka!

Ölüm sana da okul yolunda ya da düğün konvoyunda karşılama yapabilir. Dünyâya kanma!

Yâ hu hadi! Kanaatkâr, edepli, ibâdetli ve sevgili ol da meydan kız görsün!

Sen öyle genç kız ol, saçlarını melekler örsün!

Âmin!

Neslihan Nur Türk

Altınoluk Dergisi , 2014 - Ekim, Sayı: 344, syf; 4

Avatar
reblogged

dünya telaşına virgül koyan bir ayet

"herkes yarın için ne hazırladığına baksın" Haşr/18

Avatar

duâ ettiğin şeye kavuştuğunda Rabbini unutma.

Avatar
reblogged
Avatar
piyanokokusu

olanı bir felaket olarak mı tanımlarsın,yoksa seni daha iyi bir versiyonuna dönüştürecek bir vesile mi?

Avatar

yeryüzündeki hiçbir şeyden etkilenmemeyi ne çok isterdim. bir sözden, bir bakıştan, bir kitaptan, bir şarkıdan, bir filmden, bir insandan. artık her ne olursa. sadece önüme bakıp yürüyebilmek için çok şey verebilirdim. bu dediklerim beni kaskatı bir insan olma yoluna götürecekse ben razıyım. belki o zaman bir şekilde gözlerim beynim ya da kalbim gerçekten işlevlerini yerine getirebilecek duruma gelir.

Avatar
reblogged
Avatar
zehraveyn

biraz önce Ebubekir Ertem'in "bebek odası israftır" adlı yazısına denk geldim. bebek odasının neden israf olacağını gerekçeleriyle açıklanmış yazı da. fakat biri yorum da büyük harflerle "israf değildir isteyen alır isteyen almaz size neee" yazmış. işte çoğumuzun yenildiği noktalardan biri de bu. israf edip, etmemek gücü yetenin alıp, gücü yetmeyenin alamaması değildir ya da keyfiyete bağlı davranmak değildir. Israf sözlükte “haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen seref kökünden türetilmiş olup genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder (Lisânü'l-ʿArab, “srf” md.) Bu tanıma bakarak yorum yapacak olursak gereksiz istekler, harcamalar, tüketimler savurganlıktır ve israftır. Hayatınıza herhangi bir şeyi dahil ederken o şeye gerçekten ihtiyacımız olup olmadığına bakmak lazımdır. Doğru olan budur diye düşünüyorum.

Abdullah b. Amr anlatıyor: Bir gün Sa"d (b. Ebû Vakkâs) abdest alırken Resûlullah (sav) onun yanına uğramıştı. “Bu ne israf?” buyurdu. Sa"d, “Abdestte de mi israf olur?” diye sorunca, Resûlullah (sav), “Evet, akan bir nehirde(n) bile (abdest alıyor) olsan (israf olur).” diye cevap verdi.

(İM425 İbn Mâce, Tahâret, 48)

***

Muğîre b. Şu"be"nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah, annelere hürmetsizlik etmeyi, kız çocukları diri diri gömmeyi ve (vermeniz gereken şeyleri) vermeyip (hakkınız olmayan şeyleri) almayı size haram kılmıştır. Dedikodu etmeyi, (anlamsız) çok soru sormayı ve malı israf etmeyi ise sizin için hoş karşılamamıştır.”

(B2408 Buhârî, İstikrâz, 19)

***

Amr b. Şuayb"ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kibre düşmeden ve israfa kaçmadan (dilediğiniz gibi) yiyin, sadaka verin/harcayın ve giyinin!”

(N2560 Nesâî, Zekât, 66)

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.