Her kim kendisini Allah'a mal ederse, bütün eşya onun lehinde olur. Ve kim Allah'a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur. Allah'a mal olmak ise, bütün eşyayı terk ve herşeyin O'ndan olduğunu ve O'na rücû ettiğini bilmekle olur.
Mesnevi-i Nuriye
Her kim kendisini Allah'a mal ederse, bütün eşya onun lehinde olur. Ve kim Allah'a mal olmasa, bütün eşya onun aleyhinde olur. Allah'a mal olmak ise, bütün eşyayı terk ve herşeyin O'ndan olduğunu ve O'na rücû ettiğini bilmekle olur.
Mesnevi-i Nuriye
Yol ikidir.
Ya sükûttur. Çünkü söylenilen her sözün doğru olması lâzımdır.
Veya sıdktır. Çünkü
İslâmiyet'in esası sıdktır.
İmanın hâssası sıdktır.
Bütün kemalâta îsal edici sıdktır.
Ahlâk-ı âliyenin hayatı sıdktır.
Terakkiyatın mihveri sıdktır.
Âlem-i İslâm'ın nizamı sıdktır.
Nev-i beşeri kâbe-i kemalâta îsal eden sıdktır.
Ashab-ı Kiram'ı bütün insanlara tefevvuk ettiren sıdktır.
Muhammed-i Hâşimî'yi aleyhisselâm meratib-i beşeriyenin en yükseğine çıkaran sıdktır.
İşârât-ül İ'caz
Yarın seni zillet ve rezaletlere maruz bırakmakla terkedecek olan dünyanın sefahetini bugün kemal-i izzet ve şerefle terkedersen pek aziz ve yüksek olursun. Çünki o seni terketmeden evvel sen onu terkedersen, hayrını alır, şerrinden kurtulursun.
"Dünya tasası çekme, o Allah'a aittir. Rızık endişesi taşıma, o da Allah'a aittir. Gelecekten kaygı duyma, gelecek Allah'ın elindedir. Tek bir tasan olsun: Allah'ı nasıl razı edeceksin?"
Savcı olun; İslâm'a hakaret edemesinler siz varken, ifadeye çağıracak diye.
Öğretmen olun; korkmasın anneler siz varken, yavruma sapkın ideoloji zerk edecek diye..
Fabrikatör olun; korkmasın babalar siz varken, evime haram ürün mü götürüyorum diye..
Savunma sanayi mühendisi olun; korkmasın mazlum coğrafyalar siz varken, başımızda füzeler uçuşacak diye..
Fırıncı olun; korkmasın yetimler siz varken, iftarda besmele ile pişmiş sıcak ekmeğim yok diye..
Bilim insanı olun; korkmasın ümmet siz varken, neslimiz ifsad olacak diye..
Doktor olun; korkmasın şifa arayanlar siz varken, “Ya Şafi!“ ile muayene edecek diye..
Alim olun; korkmasın İslâm beldeleri siz varken; akide kal'asının yılmaz müdafiileri nöbette diye..
Biz olalım da.. Ardımız sıra mahalle de gelir, şehir de gelir, ülke de gelir, cihan da gelir..
Mektubat
Anne karnındaki bir çocuğun ağzı gözü kulağı eli ayağı vardır. Halbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını göbeğinden annesine bağlı bir hortumla almaktadır.
Şimdi bu çocuk:
Ya Rabbi dese şu hortum bana yetmektedir. Peki şu ağıza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Burada Hiçbir işime yaramamaktadır.
Bu durumda ALLAH dan şöyle bir cevap alacak ;
Acele etme kulum aklının almadığı şeye de müdahale etme. Sen kısa bir müddet sonra öyle bir aleme gideceksin ki
burada en kıymetlim ve herşeyim dediğin hortum orada hiçbir şeye yaramayacak kesilip atılacak.
Lüzumsuz sandığın ağız göz kulak gibi şeyler de en lüzumlu cihaz durumuna geçecek.
O çocuk bu gerçeklere inanmasa ve bir inkârcı olarak dünyaya gelse hakikaten hortumun işe yaramadığını, ebenin onu kesip kaldırıp attığını lüzumsuz sandığı ağız, göz gibi cihazların devreye girdiğini onlarsız olunmayacağını görse utanır mı, utanmaz mı ? İnanmadığı için dizlerini döver mi dövmez mi ?
Şu anda biz de, tıpkı o çocuk gibi bir ananın karnındayız.
9 dk, 9 gün, 9 ay, 9 sene veya 90 sene sonra bir başka aleme göçeceğiz.
Biz şu anda dünya'ya maddi hortumlarla, bağlı durumdayız.
Eğer biz:
İşte geçinip gidiyoruz. Ya Rabbi Şu Namaza, oruca, hacca, zekâta, dine, imana, İslâm'a ibadete, haya'ya ne lüzum var, dersek.. Rabbimizden şöyle bir cevap alacağımız muhakkak ;
Ey kullarım! Kısa bir müddet sonra bu dünyadan çıkacaksınız. Öyle bir âleme götürüleceksiniz ki, orada her şeyim dediğiniz bu maddi hortumlarınız hiçbir işe yaramayacak.
Lüzumsuz sanıp tembellik yaptığınız namaz gibi, zekât gibi, hac gibi ibadetler de en lüzumlu şeyler durumuna geçecek.
Orada insanlara, arabasına, parasına, rütbesine, güzelliklerine, gücüne, servetine ve suretine göre değil kalbine, ameline ve ibadetine, namazına göre değer verilecek.
Keşke inansaydık,keşke namazımızı kılsaydık, orucumuzu tutsaydık,zekâtımızı tam verseydik. ALLAH için yaşayıp, onun yolunda ölseydik. Ebedî önderimiz iki cihan güneşi Efendimiz (sav) 'in yolunda yürüseydik demez miyiz ?
Rabbim cümlemize ilim-amel-ihlâs nasip eylesin