“Öyle zaman olur ki, odada yalnızken bile yok oluverir insan.. Bunun nedenleri çoktur; Kişi yaşarken bile ölebilir.”
— kiralık manlift (via unlubiryazar)
“Öyle zaman olur ki, odada yalnızken bile yok oluverir insan.. Bunun nedenleri çoktur; Kişi yaşarken bile ölebilir.”
— kiralık manlift (via unlubiryazar)
o konuşurken sakince izleyip, yüzünün her bir ayrıntısını beynine kazımaya çalışmak.
Râyiha: Koku. Daha ziyade hoş koku manasında kullanılır. Arapça “ruh” kelimesinden türetilmiştir. Bu sebeple güzel koku olmanın ötesinde güzel nefestir; soluktur.
Tumturak: Gösteriş, İhtişam.
Nâmütenâhi: Sonsuz. Nihayeti olmayan.
Tahammülfersâ: Dayanılmaz. Çekilmez.
Fevkalbeşer: Üstün nitelikli insan.
Mülhem: Gönlüne doğmuş. İlham olmuş.
Lâyetezelzel: Sarsılmaz. Yanılmaz.
Sarfınazar: Vazgeçme. Görmezden gelme.
Safderun: Kalbi temiz olduğu için kolayca aldanabilen.
Bilâkaydüşart: Kayıtsız şartsız, hiçbir kısıtlama olmadan.
Deryâdil: Anlayışlı. Her şeyi hoş karşılayan.
Münzevî: İnsanlarla görüşmeyen, bir köşeye çekilmiş. Yalnız kalmayı sevene kişi.
Hicran: Birinden veya bir yerden ayrılmak, uzaklaşmak. Ayrılığın sebep olduğu onulmaz acı.
Sukûtuhayal: Düş kırıklığı.
Muâşaka: Karşılıklı aşk. Sevişme. Âşıktaşlık.
Şekerrenk: Araya soğukluk girmiş, bozulmuş, kötü giden dostluk ilişkisi.
Lâlüebkem: Şaşkınlıktan dili tutulmuş. Konuşamaz hale gelmiş.
Hemdem: Samimi dost. En yakın arkadaş. Canciğer arkadaş.
Elim: Acı veren. Çok üzücü. Yürek yakan.
Hemdert: Aynı derdi paylaşan. Dert ortağı.
Keenlemyekün: Hiç olmamış gibi. Yokmuş gibi. Söylenmemiş gibi.
Dilhun: İçi kan ağlayan. Büyük bir üzüntü içinde olan.
Berceste: Seçilmiş. Güzel. Değeri yüksek.
Canhıraş: Yürek parçalayan. Dayanılmayacak derecede keder veren.
Girift: Karmaşık. Karışık. İç içe girmiş. Birbirine dolanmış.
Ehvenişer: Kötü olan şeyler arasında daha az kötü olanı. Kötünün iyisi.
Hemdem 😍
Emel Sayın anlatıyor; O zamanlar tığ gibi delikanlı, cepte para çok. Oyuncu bir de, Mavi Boncuk filmini çekiyoruz. Bir gün setten çıktık eve gidiyoruz. Ben Lalelide oturuyorum. Kemal, benden önce çıktı. Herkes yevmiyesini almış, taksiyle giden gitti, kendi arabasıyla giden gitti. Ben baktım ki Kemal yürüyerek gidiyor; üç kilometre var gideceği yere. Her gün yürüyerek gidip geliyor. Merak ettim, nereye gidiyor bu adam böyle diye. Uzun süre yürüdü, sonra bir bankta bir adam yatıyordu. Kaldırdı adamı, bir şeyler konuştular, sonra cebinden para çıkarıp verdi. Şaşırmıştım. Sonra biraz daha ilerde bir lokantaya girdi, bir şey yemeden çıktı, oraya da para verdiğini görmüştüm… Bıraktım takibi, banktaki adama yaklaştım: ‘tanıyor musunuz o az önce size para veren adamı?’ dedim. ‘Adını bilmem, sormam da, her gün para verir bana..’ dedi. Teşekkür ettim. Az ilerdeki lokantaya gittim: ‘Az önce gelen beyin borcu mu var size?’ dedim. Tanımadılar beni: ‘Kemal Abinin mi, yok hayır bize her gün evsizler uğrar, yemek yediririz, o da sağ olsun, onların yemek masrafını öder…’ dedi.. Ertesi gün Kemal'in yanına gittim. ‘Sen ne güzel bir adamsın ya..’ dedim, ne olduğunu anlayamadı, sarıldım ağladım.. ‘Ölme sen benden önce..’ dedim, ama dinletemedim…
Dinletemedik
Whyshy Sokakta tanımadığın birinin elini tut.
1-2 şarkı önersene
farazivkayra - ıslığı beklerkenkayra - mahallemizde turlar atfarazivkayra - mevsim olmayan mekanlar V : unutulanlar
Gel denizler aşalım, benimle gelmen şart. Hala beraber ölmediğimiz yerler var.
“kendine iyi bak, beni düşünme.” bunu balkonda oturmus dinlerken beni zaten düşünmediğini hatırladım. kendine iyi bak, beni düşünmesen de olur.
(via icimizdekiyalnizlik)
xcqp