Avatar

Aralık'ın son günlerine; • Bir hikaye okuyorsun, en güzel yerinde uyuyakaliyorsun gibi. • Hayal kuruyorsun, kalbinin ennnn çok attığı yerde vazgeçiyorsun gibi. • İstediğin şeye didinirken, tammm! istediğin şey olduğu anda hevesin kaçıveriyor gibi. • Tam ağlayacaksın, tüm son raddeler üstüste gelmiş, birbirinin üstüne binmiş, aşmış, almış başını gitmiş ama ağlamamayı öğrenivermişsin gibi. • Şarkının en güzel yerinde masadan kalkıp bir yere yetişmek zorundaymışsın gibi. • Hissizleşmişsin gibi. • Gibi…

Avatar

İnsan kadife bir hatıradan başka nedir ki?

Avatar

Kitap şöyle başlıyordu: "...Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır." Sevmek ne büyük anlam ama.

Avatar

“Sen siste dolanan bir arzu olduğun zamanlar ben de aynı siste dolanan bir arzu olarak oradaydım. Sonra birbirimize aktık ve isteklerimizden düşlerimiz doğdu. Ve o düşler sınırsız zamandı ve ölçüsüz boşluktu.

Ve sen yaşamın titreyen dudaklarında sessiz bir söz olarak durduğun zamanlar ben de başka bir sessiz söz olarak aynı yerdeydim. Sonra yaşamın dudaklarından dökülen bir cümle olduk, biz dünün anıları ve yarının arzularıyla kavrulan çağlara indik; çünkü dün fethedilen şey ölümdü ve yarın ardına düşülen doğum olacak.

Ve şimdi biz Tanrı'nın ellerindeyiz. Sen onun sağ elindeki bir güneşsin ve ben sol elindeki bir dünyayım.

Ve biz; güneş ve dünya, daha büyük bir güneşin ve daha büyük bir dünyanın başlangıcıyız. Ve her zaman başlangıç olacağız.

Sen kendinin habercisisin, bahçe kapısının aralığından içeri sızan yabancısın sen. Ve bende her ne kadar o bahçede ağaçlarının gölgesinde oturan ve hareketsiz bir halde gözüken biri bile olsam, kendimin habercisiyim.”

Bu cümlelerin altını çizmeye başlamadan önce muazzam bir hayat hikayesi okumuşum. Sırtıma denizin dalgası vuruyor. Üşüyorum. Üstelik ağustos. Üstelik az sonra yağmur başlayacak.

Avatar

Yemeklerimiz ne hızlı. Kosturmalarimiz ne çok. Ruhumuz ne yorgun. Yetişmeye çalıştıklarımiz ne fazla. Tukettiklerimiz. Kazanmaya çalışırken kaybettiklerimiz. Zamanimiz. Zamansizligimiz. Ruhsuzlugumuz. Yüzeysel kalan yanlarimiz.

Avatar

ezginin günlüğü - sabah olmuş 🎻 - yeni yıkanmış masa örtüleri. • - 26' tem. • - temmuza güzelleme.

Avatar

"Ne zaman soluduğun hava son nefesini de çekip alır yıldızlardan,işte o zaman deniz karışır toprağa, sen düşersin karanlığa. Üzerindeyim o donuk yüzeyinde, o durgun, karanlık gölün. Gece siyahlaşır, sessizlik bir yankı gibi.. Göz kırpıp gönderiyorsun bana bir yudum, savrulan girdapta. Menekşe diplerinden filizlendim ben. Suların değişmez sessizliği. Gözyaşı su damlalarına dönüşür. Dalgalar yayılır ötesine, en uzak ufukların. Her şeyin.. Bir zerre yıldız! Daha çok seviyorum seni gözlerimden. İtibar kazanamadın, kazanacak mısın? E'posto alto sugli di Roma. Che vergogna Mutluyum bir şiir gibi, doğaya yazılan. Tanrı seni yakaladı. Seni!" Caravaggio, 1986

Avatar

"gözlerinden dakikalarca öperim." diyordu Zuhal'e. hatta bir keresinde Zuhal bir pantolon dikmişti de, o giymeye kıyamamıştı.

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.