“Tut ki tam bu gece öldüm, bakabilecekmisin bir daha gökyüzüne?”
“Çok saçma değil mi? Önce en ince ayrıntısına kadar ezberle her şeyini. Sonra içinden kazıya kazıya unutmaya çalış.”
“Fark ettim ki, birileri üzülmesin diye yaptığım her hareket öyle ya da böyle beni üzmüş. Ağlatmış bazen, bazen uykularımı kaçırmış. Ağzımı açıp tek kelime etmemişim ama. Olsun, geçer gider demişim ama hep bir yumru kalmış boğazımda. Hep biraz eksiklik, biraz kırgınlık kalmış.”
William Shakespeare: “beklemek cehennemdir.” der ve sonuna şunu ekler; “ama beklerim seni.”
Çiçeklerin bir tabutun üzerinde ne anlamı olabilir ki?
“Bir yudumda sarhoş olmak kadar imkansızdır artık şimdi tekrar aşık olmak.”
-Gazapizm.
“Bütün kitapların arasında kurutulup saklanan, anılarla dolu bir yerdeyim.
Bütün sözcüklerin cümlelerden kurtulmuş gibi, incitmeden özgür kalabildiği yerdeyim.”
Sevgilinle mizah anlayışınızın aynı olması ve bazen bir espriyi aynı anda düşünme olayı inanılmaz keyifli. Beraber gülünce her şey daha da güzelleşiyor.
Senle zor ama senden başkası olmaz.
Gözlerimi açsam da sen çıksan karşıma
“İçim gidiyor, için başkasına gidecek diye.“
Son sürat sana doğru koşarken Beni vurdular. Sen vurdun demiyorum. Ama beni vurdular..
Bir insanın eski halini sevmek çok kötü. Asla ulaşamıyorsun, sevdiğin insan hâla orada ama senin sevdiğin insan değil.
“bir daha kıyına vurursam boğ beni.” dedi ve gitti.