Avatar

şimdi bu ev, bu oda, bu sokaklar ceza gibi yaşamıma. her yerde sen varsın, hayalin bir an ayrılmıyor ensemden. uyumayı unuttum önce, sana sarılmayıp hayaline sarılmayı denedim ama olmadı. sonra yemek yemeyi unuttum, sen hatırlatmayınca kimse hatırlatmadı. sonra gülmeyi unuttum, meğer tüm sıkıntılarım seninle gülmeye dönüşüyormuş sen gidince kimse güldüremedi. yaşamayı unuttum sonra, kalbim senin varlığınla öyle bütünleşmiş ki atmayı unutmuş. insanlarla konuşmayı unuttum, herkese seni anlatınca artık beni dinlemekten vazgeçtiler. kendimi unuttum, varlığını varlığına öyle bağlamışım ki ben kalmamış ortada. şimdi seni özlemek, senin hayalinle yaşamak ne büyük haksızlık ruhuma ama vazgeçemiyorum. Sezen Aksu’da diyor ya hani ‘ben sen diye diye bittim oğlum’. istediğin en başından beri buydu zaten, bitirmek beni, un ufak etmek. öyle dağıttın ki giderken kendi parçalarımı toplayamıyorum ben.

Avatar
reblogged

“keşke burada olsaydın. sahiden. bu sokak, bu köşe, bu cadde, bu…siktir et, bu ev… sen bu evde olsan bu evin içine sığardı zaten her şey.“

Avatar
Avatar
ceeyn

savaşmak için değil. hiç değil. ama sarılmak için, kendimden daha güçlü bir şeye ihtiyacım var.

Avatar

herkes her şeyi bilerek ve farkında olarak yaptı, bunu kabullendiğimizde hayat çok daha kolay ilerliyor

Avatar

eveet blogumun şifresini unutmuştum ama geri geldimm

Avatar

uzun zamandır üzerinde çok düşünüyorum kendimin, senin, bizim. sahi gerçekten biz diye bir şey var mıydı? biz, ne zaman gerçekten kelimenin tam anlamıyla “biz” olabilmiştik yada olabilmiş miydik? seni tanıdığımı sanırdım, tanıdığım o adam nereye gitti? onu bu hale ben mi getirdim yoksa her zaman buydu ama ben mi göremeyecek kadar kördüm? merhametini, vicdanını, kalbini sevdiğim adam nasıl bu kadar duygusuz, kör ve bencil biri olabildi? senin hiçbir şeye ihtiyacın olmasın diye ben sana her şey olurken sen nasıl bu kadar hiçbir şeyim olamadın? oysa ki çok büyük isteklerim yoktu senden, sev isterdim biraz yada sevmiyorsan sever gibi yapma isterdim. biraz yanımda olmana, taşıyamadığım bu kafayı omuzlarında dinlendirmeye ihtiyacım vardı; senden sadece bunu isterdim. evim sandığım kalbinin, kapısını önünde kaldığımı hatta benim bir anahtarım dahi olmadığını yeni anlayabiliyorum sahiden kör olmuşum seni severken. oysa sen başından beri söylüyordun dimi bana? “benim neremi seviyorsun?” diye defalarca sormuştun? ben seni böylesine körü körüne severken, sen bile kendini sevmiyordun. kendime ne yapmışım böyle, kendini bu kadar sevmeyen bir adamı nasıl sevebilmişim böyle körü körüne? kendi hayatı için bir kere elini taşın altına koymayan bir adamın benim hayatım için bir karar vermesini beklemişim senelerce, ağzından çıkacak tek bir lafa bakmışım. sahi bunu kendime nasıl yapabilmişim? kendi hayatını iyiden çok kötüye döndüren bir adamın, benim hayatım için iyi bir şeyler yapmasını beklemişim. 

şimdilerde anlıyorum, ya sen değiştiğin artık benim sevdiğim o adam olmadığın için ya da seni hala deli gibi sevmeme rağmen tüm bu dengesizliklerden yorulduğum için yeni anlıyorum. senin hiçbir hissin sevgiden oluşmuyormuş, ben kandırmışım kendimi aptal gibi “bunu yaptı çünkü beni seviyor” diye oysa sen gözüme baka baka bağırmışsın beni sevmediğini, ben duymamışım yada duymak istememişim. ne acı. şimdilerde anlıyorum; senin tüm hayatın için “güven noktan” olmuşum ben; korktuğunda, üzüldüğünde, yaralandığında gelip tüm kötü şeyleri geride bırakarak yanından ayrıldığın ve tekrar kötü şeyler gelip seni bulana kadar bir daha hiç yanına uğramadığın bir güven noktası sadece. 

Avatar

senin hayatının köşesinde bir yerde durma isteğim beni uyku uyutmadı bu kadar sevmemişim kendimi

Avatar
reblogged

sen bilmezsin ama ben küçükken yastıklardan yaptığım evimin içine seni de aldım

sen bilmezsin ama ailem benden önce ölürse çok üzülürüm diye hep beraber ölmek istediğim o arabanın içinde seninde yerin var

sen bilmezsin ama onlar seni sadece severken benim seni ev bellemişliğim var

Avatar
reblogged

kelimelerin kifayetsiz kaldığı...

Avatar
reblogged

güzel kızım ne güçlükler atlattın, ne zorlukların üstesinden geldin tek başına da bir çift söze nasıl böylesine yenildin? seni sabahlara kadar ağlatan acıları unutmadan gündüz kalkıp insanların arasına gülümseyerek karışabiliyorken şimdi neden ölü gibisin? nasıl kıydın kendine bu kadar, neden yaptın bunu? sahiden değer miydi, sabahlara kadar nefesin kesilircesine gelen ağlama krizlerin sadece ona? söylesene, dön bak arkana korkmadan bak ama ve dürüst ol kendine karşındaki o adam değer miydi bunca acıya? oysa kendine hep 'isteyen gelir, isteyen gider ben üzülmeyi çok geride bıraktım artık sadece buruk bir hatıra olur' diyen sen değil miydin? ne oldu şimdi kendine verdiğin o sözlere? hadi kalk ayağa, güçlüsün sen. çok güçlüsün hemde. sil gözlerinin yaşını bırak akmasınlar artık daha fazla, sırtını dikleştir ezdirme kendini bu dünyaya. kalk ayağa hadi, unutma nice başına yıkıldıda koca koca kendi ellerine yaptığın binalar, sen yine altından nasıl dimdik çıktın hatırla ve gülümse. herkese, her şeye ve en çok bu acıya rağmen kocaman gülümse. unutma güçlüsün sen ve yalnız, en başından beri böyleydin sakın hayatını bir daha bir başkasının hayatına bu denli katma. yalnızsın ve bu senin gücün bunu unutma.

Avatar
reblogged

Daha önceleri insanları kırmamak için kendimi kırardım hep, birileri hayatımdan çıkmasın diye ruhumdan birer birer parçalar bırakırdım hayatlarına. Sonra yavaş yavaş eksildim, artık hiçbir şey beni eskisi kadar mutlu edemez oldu. İnsanların hayatımda sadece onlara yararım olduğu için kaldığını fark ettim. Ben bir şey yapmazsam kimse benim için orada değildi. Kalabalığın içinde koca bir yalnızlık yaşıyordum. Bir insanın en büyük yalnızlığı çevresinde kucağına yatıp ağlayacağı, oturup belki de saatler boyu birlikte susacağı bir insan olmamasıymış bunu anladım. Fark ettiğim gerçekler beni büyüttü. Herkesi tek tek ve çoğunlukla canım acıyarak söke söke çıkardım hayatımdan. Ağlamak istediğimde kendi dizlerime yasladım başımı, saatlerce kendi kendime sustum. Tek başıma kahve içtim, sokaklarda yürüdüm, bağıra çağıra şarkı söyledim, içtim, kustum. Yeri geldi kendi içimde kendime bile küstüm ve güçlendim. O kadar çok acının üzerinden tek başıma ve yalnız geldikten sonra hayatıma sadece beni ben olduğum için seven insanları aldım. Kimseye hak ettiğinden fazla değer vermedim, kimse hayatımdan çıktı diye saatlerce ağlamadım. Bu noktaya kadar kendim geldim dedim hep, yalnızsın ve yalnızlık senin en büyük gücün dedim. Bugün hayatıma hala zorlukların üstesinden gelerek ufak adımlarla da olsa devam ediyorsam yalnız olduğum için. Yalnızım ve bu benim en büyük gücüm.

Avatar
reblogged

Süslü kelimelerim, aşk dolu cümlelerim yok benim. Ben tırnakları yenmiş çirkin bir kızım, o çirkin bir erkek. Gülünce mutlu olmayan, sevince karşılık bulamayan o kızım. Ben bugün çirkin bir adam sevdim. Yalanlardan oluşmuş bir bedeni, kötü düşüncelerle dolu bir başı, sevemeyen bir kalbi vardı. Yanından geçerken burnunuza gelen ölü kokusu, kaybettiği benliği olan bir adamdı. Mucize gibi bir şey oldu sonra bu adam sevdi beni. Bedeni et doldu, kalbi sevmeyi öğrendi, ölü kokusunu kaybetti, kaybettiği benliğini buldu. Ama bu mutlu sonlu bir masal değildi, bu acı sonlarla dolu gerçek hayattı. Ben bir prenses değildim ama ondan bir prens yarattım. Derken prens beyaz atına binip güzel prensese gitti. Onlar erdi muradına, biz öldük bir sokak başında.

Avatar
reblogged

" seninle hiç bir yere varamadığımızıda fark ettim. dünyayı unutmak için yanlış aşkı seçmişim."

You are using an unsupported browser and things might not work as intended. Please make sure you're using the latest version of Chrome, Firefox, Safari, or Edge.